Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • Godot'yu Beklerken29.12.2024 - 03:41

    İnsanlar kendilerini tanımazlarsa insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı da ortaya çıkmaz. (Jean Jack Rousseau-İnsanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı)

  • Godot'yu Beklerken29.12.2024 - 02:23

    Orta Çağ’ın başlarında Andreas Capellanus, Latince aşk anlamına gelen amor’u, ‘kanca’ anlamına gelen amus kelimesinden türetmişti: “Aşık olan, arzunun zincirlerine yakalanır ve kancasıyla başka birini yakalamak ister.” Bu Orta Çağ papazı “daha büyük bir azap yoktur” diyerek aşktan bir tür acı çekme olarak söz ederken diğer yandan şöyle devam etmişti: “Ah, insanı bu kadar çok erdemle parlatan ve kim olursa olsun herkese pek çok güzel karakter özelliği öğreten aşk ne harika bir şeydir!”4 Binlerce yıldır aşktan bahsederken bu yerme ve övme hiç değişmedi. Ancak aşkı basitçe onaylamak ya da reddetmek ya da aşkı muhteşem bir mucize olarak övmek veya zararlı bir bela olarak yermek yerine ‘Aşk nedir?’ diye sorulduğunda durum çok daha karmaşık bir hal alacaktı: Birine göre aşktan bahsetmek teolojiden bahsetmektir, aşk bize tanrılar tarafından gönderilmiştir; bir başkasına göre aşk, birine aşık olmadan önce değeri kesin olarak anlaşılması gereken bir yatırımdır; bir üçüncüsüne göre aşk, partnerler arasındaki farklılıkları bir tür müzikal uyum içinde çözüme kavuşturan şeydir. Dördüncüsüne göre aşk, insanın diğer yarısını bulma ve onunla yeniden kaynaşma çabasıdır; beşincisine göre aşk, barışçıl ve adil, ılımlı, ölçülü ve aklıselimdir; altıncısına göre aşk, ölümlüler ve ölümsüzler arasında bir elçidir ve güzelliğe tapınmakla eşdeğerdir. Bu altı aşk görüşü, yani aşk hakkında farklı görüşlerin tümü Platon’un Sempozyum’unda bir araya gelir.(Jacques Lacan-Transference)

  • Godot'yu Beklerken28.12.2024 - 22:44

    Bedenden arınmış bir aşk yoktur. Kiminin hatası onu bedenin tamamen dışına çıkarmak, kimininki de onu bedenin içine hapsetmek.

  • Godot'yu Beklerken28.12.2024 - 22:44

    Zengin kesimde gösterişli ve mutlu görünen çiftler vardı. Bunlar enerjilerini aşka ve sevgiye değil, sevgiliyi oynamaya harcamaktaydı.(Marcel Proust-Kayıp zamanın izinde 5.Bölüm:Mahpus)

  • Godot'yu Beklerken25.12.2024 - 04:14

    Az gelişmiş topluluklarda tarih ilmi kimsenin umurunda değildir. Analitik bir tarih anlayışından uzaktır bu tür topluluklar. Sadece destanlar, efsaneler ve büyük anlatılar üzerinden bir hafıza oluşturulması çabası vardır. Kısaca halkın aklının değil duygu ve hayal dünyasının harekete geçirildiğini görürüz.

  • Godot'yu Beklerken25.12.2024 - 04:13

    İnsan, kontrol kapasitesi gücünün çok altında olan bir varlıktır.

  • Godot'yu Beklerken25.12.2024 - 04:12

    Hesiodos’un eserlerine baktığımızda kendimizi adeta bir tiyatro sahnesinde oynanan bir oyunu izlerken buluruz. Kaostan kozmosa doğru esneyen o kocaman yarıktan düzenli evrene nasıl geçildiğini adım adım görürüz. Başlangıçta sahne bomboştur. Henüz hiçbir tanrı ve insan yoktur. Ne yunanlıların olimpos dini vardır ne de kahramanlar. Hesiodos eserlerinde kaostan sonra ortaya çıkan ikinci öğe Gaia’dır. Halk dilinde toprak anlamına da gelir. Gaia bir nevi toprak anadır. Gaia göğe ve yeraltına uzanırken zıtlıkları da beraberinde getirir. Karanlık ve aydınlık arasındaki gerilim de bu anlatıyla birlikte oluşur. Gaia kendi içinden Uranos’u çıkarır. Bu onun hem oğlu hem de eşidir.

  • Godot'yu Beklerken25.12.2024 - 04:11

    Yoksula yardım, yoksulun durumunun düzeltilmesi için değil yoksulun isyan etmemesi, toplumun başına sonradan bela olmaması içindir. (Georg Simmel)

  • Godot'yu Beklerken24.12.2024 - 00:23

    Yüce tanrı size yaşamın biricik gönül çelme aracını, sevdayı bağışlamış! Buna şu kısacık ömrümüzün biricik eğlencesi olan tatlı sözlerle övmeyi eklemiş. Siz ise kalkıp buna kezzabı, tabancayı karıştırıyorsunuz! Tıpkı güzelim bir İspanya şarabına çamur katar gibi! (Guy de Maupassant-Bir zamanlar)

  • Godot'yu Beklerken23.12.2024 - 04:18

    Geçmiş günlere inat taşıyordum sırtımda yükleri
    Olanca sabrımla, hayat ağacının dallarına tutunuyordum
    Gökyüzüne bakmak, o turuncu güneşe
    Yol bulmak gerek dedim kıvranan gönlüme
    Serseri kurşunlar gibi yağıyordu etraftan dertler
    Besleniyor, büyüyordu içimde yeni düşler
    Başarmaktan vazgeçmek, yaşamı seçmek sadece
    En büyük zevk, En gerçek tutku tanıtır kendini
    Varoluş içimi eritirken
    Yeni bir yere doğar insan büsbütün kurumuşken
    Çaresizlikten akan çarelerle kuruyordum hayatı
    İmkansızlıklarla dolduruyordum yemyeşil dünyayı
    O sevgiler şelale olup dökülmekte içime
    Bu nasıl bir cömertliktir düşünürken
    Yeni sevinçlere sarılıyordum
    Kaynağı bilinmeyen serin sular dolardı bilinmezliğe
    O bilinmezlik, kanatlanıp dalardı en derinime
    Şimdi bendim kaybolan, yok olan
    Yüzleşme devam ederdi her an!
    Artık bitmez bu serüven, anlamıştım
    Yolun varlığıydı aslolan

    (Himself)