Kanunlar gibi etik değerler de sürekli olarak gözden geçirilmelidir. Dikkatli ve tarafsız hiçbir gözlemci buna karşı çıkmaz. Doğru ve yanlışa dair ilkelerin ebedi ve değişmez olduğu görüşü eskidir ve artık geçerli değildir. Tıpkı fiziki dünya gibi ahlaki dünya da sonu gelmez değişim kanunlarından muaf değildir. Yalnızca farklı ülkelerde yaşayan farklı halklar değil, aynı ülkede farklı çağlarda yaşayan aynı halklar da etik düşünce ve uygulamalarda değişime uğrarlar. Antropoloji, sosyoloji ve arkeoloji ilminden bihaber olanlar, kendi içlerinde yaşadıkları toplumun ahlaki yapısını ve geleneklerini yeryüzünün yegane gerçeği zannederler. (James George Frazer-Tabu)
Sükunet tamlığın içindedir. Tamlığın yansımasıdır. Her inilti, her aksiyon, her söz, her itiraz bir eksikliğin dışavurumudur. Tamlığa giden yolun insan için ucu bucağı yoktur. Yoldan çıkmış olanın ise hissettiği ancak anlamsız bir boşluktur. Tutarsızlığın, çelişkinin kronik yorgunluğudur.
Çağlar öncesinin insanı her gördüğüne anlam yüklemiştir çünkü evrende boşluk yoktur. Her boşluk gibi her beyin de mutlaka düşüncelerle, anlamlarla, hayallerle doldurulurdu. Söz gelimi güneş ışınlarını görünce insanlar buna ne demiştir? Apollonun okları… İnsan vücudunda canlılık organı kalpti. Dünyanın canlılığını sağlayan da güneş ışığıydı. Bunun için bazı kabileler özel ritüellerle bazı insanların kalbini canlı canlı söküp güneş tanrısına armağan etmekteydi.
Aşkla isteyelim. Onun bizi istila etmesine izin verelim. Tüm bu anlamsızlığın içinde bir anlam inşa etmenin tek yolu aşk olarak sunulur kadının ışığında! (Aristophanes)
Zamanı ölçmek, düzenlemek ve anlamlandırmak insanın kaosa karşı geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır. Bu mekanizma aynı zamanda insanın yarattığı yanılsamaların içinde kaybolmasına da neden olur. Zaman sadece ölçüm aracı değil insanın varoluşsal kaygılarının da bir dışavurumudur. Zamanın dilimlenmesi insanın sonsuzluğu kavrayamayacağı gerçeğini gizlemek için geliştirdiği bir yanılsamadır. Bu yanılsama aynı zamanda insanın trajedisinin de parçasıdır. (Umberto Eco)
İnatçı ve mücadeleci ruhlar, kendi özgünlüklerinin farkında olan, bunu açığa çıkarmak isteyen, kendi iç dünyasını en uygun şekilde kurmanın, kendi ideallerini yaratmanın derdine düşmüş olanlardır. Bu kişilerin siyasi oyunlarla, güçle ve parayla doğrudan işi yoktur. Bunlarla kandırılamaz. Para, güç ve otorite ile ilgili bir hırsı olanlar ise iç dünyalarını kuramadıklarından bunlara yönelirler. Hasta ruhlar içlerini sahte materyallerle doldururlar. Hasta ruhlar kaybeden ve kaybettirendir.
Görülmemiş bir güzelliğe bakarken kendini vermektir yitirmek Bir başka evrende var olmak için vazgeçmeyi göze almaktır Geçmektir geçilmesi yasak olan tekinsiz yerlere Fark etmektir tazelenmeyi tekrar tekrar
Yitirmek, ah insana çok çektiren insani, bir o kadar da acımasız his! Bazen geçici süreyle oyuncağın alıkonmasıdır yitirmek! Bazen de ilelebet uzaklaşmak maziden. Değişimle ona ayak uydurmaya çalışan benliğin zaman zaman arasının açılmasıdır.
Hiç kimse ne istediğinizi sormazsa yıllar sonra ne istediğinizi siz de unutabilirsiniz.
Kanunlar gibi etik değerler de sürekli olarak gözden geçirilmelidir. Dikkatli ve tarafsız hiçbir gözlemci buna karşı çıkmaz. Doğru ve yanlışa dair ilkelerin ebedi ve değişmez olduğu görüşü eskidir ve artık geçerli değildir. Tıpkı fiziki dünya gibi ahlaki dünya da sonu gelmez değişim kanunlarından muaf değildir. Yalnızca farklı ülkelerde yaşayan farklı halklar değil, aynı ülkede farklı çağlarda yaşayan aynı halklar da etik düşünce ve uygulamalarda değişime uğrarlar. Antropoloji, sosyoloji ve arkeoloji ilminden bihaber olanlar, kendi içlerinde yaşadıkları toplumun ahlaki yapısını ve geleneklerini yeryüzünün yegane gerçeği zannederler. (James George Frazer-Tabu)
Sükunet tamlığın içindedir. Tamlığın yansımasıdır. Her inilti, her aksiyon, her söz, her itiraz bir eksikliğin dışavurumudur. Tamlığa giden yolun insan için ucu bucağı yoktur. Yoldan çıkmış olanın ise hissettiği ancak anlamsız bir boşluktur. Tutarsızlığın, çelişkinin kronik yorgunluğudur.
Çağlar öncesinin insanı her gördüğüne anlam yüklemiştir çünkü evrende boşluk yoktur. Her boşluk gibi her beyin de mutlaka düşüncelerle, anlamlarla, hayallerle doldurulurdu. Söz gelimi güneş ışınlarını görünce insanlar buna ne demiştir? Apollonun okları… İnsan vücudunda canlılık organı kalpti. Dünyanın canlılığını sağlayan da güneş ışığıydı. Bunun için bazı kabileler özel ritüellerle bazı insanların kalbini canlı canlı söküp güneş tanrısına armağan etmekteydi.
Aşkla isteyelim. Onun bizi istila etmesine izin verelim. Tüm bu anlamsızlığın içinde bir anlam inşa etmenin tek yolu aşk olarak sunulur kadının ışığında! (Aristophanes)
Zamanı ölçmek, düzenlemek ve anlamlandırmak insanın kaosa karşı geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır. Bu mekanizma aynı zamanda insanın yarattığı yanılsamaların içinde kaybolmasına da neden olur. Zaman sadece ölçüm aracı değil insanın varoluşsal kaygılarının da bir dışavurumudur. Zamanın dilimlenmesi insanın sonsuzluğu kavrayamayacağı gerçeğini gizlemek için geliştirdiği bir yanılsamadır. Bu yanılsama aynı zamanda insanın trajedisinin de parçasıdır. (Umberto Eco)
İnatçı ve mücadeleci ruhlar, kendi özgünlüklerinin farkında olan, bunu açığa çıkarmak isteyen, kendi iç dünyasını en uygun şekilde kurmanın, kendi ideallerini yaratmanın derdine düşmüş olanlardır. Bu kişilerin siyasi oyunlarla, güçle ve parayla doğrudan işi yoktur. Bunlarla kandırılamaz. Para, güç ve otorite ile ilgili bir hırsı olanlar ise iç dünyalarını kuramadıklarından bunlara yönelirler. Hasta ruhlar içlerini sahte materyallerle doldururlar. Hasta ruhlar kaybeden ve kaybettirendir.
Merhaba Vezir Bey. Estağfurullah. İsim böyle kalsın. Saygılar. Ve şimdiden mutlu yıllar.
Görülmemiş bir güzelliğe bakarken kendini vermektir yitirmek
Bir başka evrende var olmak için vazgeçmeyi göze almaktır
Geçmektir geçilmesi yasak olan tekinsiz yerlere
Fark etmektir tazelenmeyi tekrar tekrar
Yitirmek, ah insana çok çektiren insani, bir o kadar da acımasız his! Bazen geçici süreyle oyuncağın alıkonmasıdır yitirmek! Bazen de ilelebet uzaklaşmak maziden. Değişimle ona ayak uydurmaya çalışan benliğin zaman zaman arasının açılmasıdır.