Çok eskiye dayanır yolculuğumun hikayesi. Hep içimden gitmek fakat ertelenmiş hayallerimdi düşlediğim. Defalarca yediğim baskınlara yenik düşmüş olsam da. Uzakların kesilmiş biletleri, halâ duruyor şu cebimde.
Kendim ve kaderim, alt alta yazılmıştık kara tahtaya. Hacimsiz bir terazinin hacmi hep yükseltmişti tartımızı. Topladılar, böldüler, sonra yan yana dizdiler. Seni bir derde saldılar, beni de başka bir derde.
Yoğun bakım vakasına dönmüştü düşlerim. Ağrılarım kara ciğerimi çarpım tablosuna döndürmüştü. Sızısına dayanırken bile, naçar geceler şahitti Yapılan her işlemi sildikçe, biraz daha küçüldük. Çocuğun silgisine dönmüştük, küçüldükçe küçüldük.
Geçen yıllar çok şey alıp götürdü ömürden, azaldık - eksildik. Çökmeye cesaretimiz olmadı şu dizlerinin üstüne Bedenim bile kifayet etmez bu cüsseyi taşımaya. Duvarlara tutunsak belki, zorluklarla kalkardık yerden.
Derin bir iç çeker, dalarsın eski hayallerine Çok uzaklara ertelenmiş yolculuk ve biletlerin Daha dün gibi cebinde olduğunu bilirsin Koltuk numarası silinmiş olsa da, Nereye oturduğun önemli değil.
Rüzgar benim, yağmur benim, gemi de benim, İstediğim gibi severim. Rüzgar benden yana eser, Yağmur üzerime çiseler, Arada gök de gürler. Benim olan bana geliyor, Açılmış yelkenler. Rotayı kimse değiştiremez, Rüzgar benimle beraber. Asla başka yöne esmez. Deniz benim, rüzgar benim, umut da benim. Her haliyle severim sevdiğimi, Geçireceğiz bir adada, En güzel günleri ve geceleri. Yelkenler fora, Tam güç ileri. Ben çok seviyorum sevgilimi, Sevgilim de beni. Deryadır sözleri, Engindir düşleri, Onun, benim hayali Sadece benim istediği, Geminin rotası belli. Avucunu yalasın, Kimse kötü niyetli. O benimdir, ben onun, Yok daha ötesi. Koşacağım kollarına, Sarılacağım boynuna, Birlikte olacağız ebedi. Zamanı geldi, Zamanı şimdi.
"Estağfirullah el-Azim el-Kerim ellezi la ilahe illahüvel hayyül kayyumu ve etübü ileyhi subhanehu" manası: "Azamet ve Kerem sahibi olan Azîm, Kerîm, kendisinden başka ilâh olmayan, ezelî ve ebedî hayat sahibi olan Hayy ve her şeyi ayakta tutan Kayyûm olan Allah'dan mağfiret diliyor ve tevbe ediyorum. O bütün ayıp, kusur ve kötülüklerden münezzeh olan Sübhan'dır."
Çok eskiye dayanır yolculuğumun hikayesi. Hep ertelenmiş hayellerin özlemi vardı içimde. Defalarca yediği baskınlara yenik düşmüş olsada. Uzaklara kesilmiş bileti, şu cebimde halâ duruyor.
Kendim ve kaderim, alt alta yazılmıştım. Hacimsiz bir terazinin ateşine yükselmiştik. Çarpanı ve çoğalanı hiç bilinmeyen. Ne hikmetse, Böleni çok olan bir denklemin sonucunda. Eksildik. Tüketildik..
Etkisi, kılcal damarlardan tut Kara ciğerini çarpım tablosuna döndürmüştü. Bundan sonra yarım adam, neçar ve gariptik. Her yapılan işlemi sildikçe, küçüldük. Bir çocuğun silgili kalemi gibi.
Geçen yıllar seni eskitmiştir Çökersen şu dizlerinin üstüne Bedenin de kifayet etmez seni taşımaya. Belki de, duvarlara tutunursun, Doğrulmaya, ayağı kalkmaya çalışırsın.
Ama, düşünürsün. Uzaklara kesilmiş o biletlerin Daha dün gibi cebinde olduğunu. Koltuk numarası silinmiş olsada, Hep bir biletçi beklersin.
Nihat Bey kardeşim, bu gün Televizyonda sanat camiasıyla ilgili çok insanlık ve medeniyet dışı haberler izledim. Oradan esinlenerek irticalen yazdım ve besteledim. Ayrıca hiç ayrıcalık yapmadım. Şiirin 2. dörtlüğünde de diğer ucu eleştirdim. Yani var olan gidişatı güncelledim. Gayet üsluplu bir şekilde dile getirdim... Muhterem, yine de uyarılarınızı dikkate alacağımdan emin olunuz.. Sevgi, barış ve hasenatla kalınız... SELAMETLE
CEHALET ÇAĞLADI DÖRT NAL GİDİYOR Tedrisat kapalı, kadınlar açık Siyaset yolundan sapmış gidiyor, Ze kuşağı dersen zır deli uçuk Nefsinin peşinde koçmuş gidiyor. . Her türlü melanet aldı yürüdü Medeniyet çöktü, vicdan çürüdü Hakikkat tarını duman bürüdü Hilafet kervanı uçmuş gidiyor. . Bu nasıl gidişat, nasıl hareket Çıplaklar kampına döndü memleket Sanat ve sanatçı, zaten felaket Hürriyet bendini yıkmış gidiyor. . Don-gömlek geziyor realist kızlar Bar-pavyon geziyor, sosyal yozlar Şarışın Leydiler kesiyor pozlar Yüzünü batıya dönmüş gidiyor. . Uyuşmuş beyinler duymuyor acı Ne baba tanıyor, ne kardeş-bacı Gençlikte şatafat Aile de sancı Şer-bela atına binmiş gidiyor. . Saçını uzatmış dönmüş kadına Dövmeler yaptırmış baldır-uduna Vezir ne söylesin böyle oduna Cehalet çağlayıp coşmuş gidiyor... ------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Dengesizlere ayar verecek terazi değilim Her şey ayan beyan orada Kimin neyi istediğini Neyi istemediğini bilsin şu insan oğlu.
Varım diyen adam gibi var olsun Bırakıp giden sonuna kadar yok olsun Kimse kimsenin ne zamanını Nede umutlarını çalmasın
Yarım asırlık edebine yenik düşenler Tarih sayfasının, en kötü yerinde duracaklar Boş yere kimseyi üzmeyin Ne elimiz terazi, ne dilimiz hamurdan dır. Bütün haramiler sonunda pişmanlığına doyacak tır.
Kalibresi eksik ve yetersiz olanlar Bundan sonra çapına göre hareket edecekler Tespihim kopsa Eğilip yerden toplamam, bilesiniz Habbe habbe size toplatırım.
Seninle bir yemeğe gittik diyelim. Yemekler söylendi, sen aniden gitmen gerekti ve gittin Ben seni bekliyordum Sen hala gelmemiştin, yemekler soğudu lokanta dolup boşaldı Garsonların gözü bizim masanın üzerinde Sen aniden gitmen gerekti ve hala gelmiş değilsin Bir öğlen yemeği için gelmiştik aslında Akşam saatine doğru uzandı zaman Yine de gelmemişsin Ben hala seni bekliyorsam Bil ki, aklım sende kalmış ki,
Düşünüyorum da, gitmemiş olsaydın Yemek yerken gözlerinin içine bakabilir miydim Yada terleyen avuçlarımla ellerine dokunabilir miydim.
Dalarsa bir gün gözlerin Parmaklarının ucuyla, dokunursun bana.
Gözlerinin zulasında duruyorsam İnce bir ıslık sesiyle çağırırsın beni Hiç zahmet verme kendine. Aç kollarını, koşa koşa yanında olurum. Uzağına da, düşmüş olabilirim. Her ne olduysa olmuştur.
Kadere yemin etmiştik biz seninle, Kaderi yendik Cilvesini Nazını Her ne hikmetse, bir tek sende tükendi mecalim.
Bu antoloji, kalbimin derinliklerinden süzülen sözlerin bir yansımasıdır. Her bir şiir, hayatın farklı renklerini, duyguların en ince tonlarını taşır. Sevdayı, özlemi, umudu, hüznü ve yaşamın anlamını kelimelerle örerken, okuyucuyla samimi bir bağ kurmayı amaçlar. Burada, sıradan anların şiire dönüşümünü ve duyguların en saf halini bulacaksınız. Birlikte, hayatın şiirsel yönünü keşfetmeye davet ediyorum sizi.
Kısa bir öykümü anlatmak isterim. Yaklaşık altı yedi yıl önce hava çok sıcaktı. Neredeyse bir ay yağmur yağmamıştı ve sıcaklık bunaltılı halde hissettirmeye başlamıştı. İş yerinde çalışırken içerimden yağmur duası yapmak geçti. Kendime göre rituel yaparken bildiğim sureleri içerimden huşu halinde okudum ve içerimden huşu haliyle duamı yaptım. Takriben yarım saat sonra bide ne olmasın sadece bulunduğum yerde bulutlar oluştu ve sadece bulunduğum yerde yağmur yağıyordu, yağmurun yağma süreside takriben duamla yağmurun başlangıç süresi kadar sürdü. Alelen duam kabul olmuştu hemide sadece bulunduğum yerde yağıyor olması tasdik niteliğinde idi. O’ anki hissiyatımı anlatmak mümkün değil. O’ anki olay ufkumu sonrasında birkaç kez yaşamış olsamda, kendi kendime duamın anında gerçekleşmiş olmasına şahit olmaması biraz burukluk versede, Hakkel yakın olmak neye değmezki…
- "Harabat ehline hor bakma Şakir Defineye malik viraneler var." (İ.H.E)
*****TOPLUMSAL FELAKETİ TETİKLEYEN OLUMSUZ NEDENLER*** 1= ilki en tezatlı ve en tehlikelisi diplomalı cehallettir? 2.=Yüce Yaradana değil Din ve mezheplere tapmaktır? 3= Cümle tarikat ve mezhepsel fraksiyonlarıdır? 4= Bazı din içerikli derneklerin ve ya vakıfların islamiyet gölgesi altında Dini zülfiâr bir kılıç gibi kullanmalarıdır? 5= Her türlü Siyasal faaliyetlere *DİNİ* alet etmektir? 6= Siyaseti Camilere sokmak ve Diyaneti siyasal yaptırımlara alet etmektir? 7= Kendi Tarihsel devinimine düşman olmaktır? 8= Kadınların Anayasal haklarını ihlal edip saygı duymamaktır? 9=Türk Ulusal medeniyetini lanetleyip, tarikat cambazları peşinde koşup Vatanın bayrak ve toprak bütünlüğüne ihanet etmektir? 10=Din-mezhep, ırk, renk, milliyet, dil ve cinsiyet ayrımı yapmaktır? Ben bunların hepsini şiddetle lanetliyorum... OZAN ÇAKIROĞLU
?si=XxgC8-jANCFedErY
Çok eskiye dayanır yolculuğumun hikayesi.
Hep içimden gitmek fakat ertelenmiş hayallerimdi düşlediğim.
Defalarca yediğim baskınlara yenik düşmüş olsam da.
Uzakların kesilmiş biletleri, halâ duruyor şu cebimde.
Kendim ve kaderim, alt alta yazılmıştık kara tahtaya.
Hacimsiz bir terazinin hacmi hep yükseltmişti tartımızı.
Topladılar, böldüler, sonra yan yana dizdiler.
Seni bir derde saldılar, beni de başka bir derde.
Yoğun bakım vakasına dönmüştü düşlerim.
Ağrılarım kara ciğerimi çarpım tablosuna döndürmüştü.
Sızısına dayanırken bile, naçar geceler şahitti
Yapılan her işlemi sildikçe, biraz daha küçüldük.
Çocuğun silgisine dönmüştük, küçüldükçe küçüldük.
Geçen yıllar çok şey alıp götürdü ömürden, azaldık - eksildik.
Çökmeye cesaretimiz olmadı şu dizlerinin üstüne
Bedenim bile kifayet etmez bu cüsseyi taşımaya.
Duvarlara tutunsak belki, zorluklarla kalkardık yerden.
Derin bir iç çeker, dalarsın eski hayallerine
Çok uzaklara ertelenmiş yolculuk ve biletlerin
Daha dün gibi cebinde olduğunu bilirsin
Koltuk numarası silinmiş olsa da,
Nereye oturduğun önemli değil.
Nihat Kuruyer 3
Cemat-i müslimin kime ne zararı var. Yeter ki, içlerinde
hurafecileri barındırmasınlar?
Antoloji Cemaat olmuş hayırlı olsun..
Benim
Rüzgar benim, yağmur benim, gemi de benim,
İstediğim gibi severim.
Rüzgar benden yana eser,
Yağmur üzerime çiseler,
Arada gök de gürler.
Benim olan bana geliyor,
Açılmış yelkenler.
Rotayı kimse değiştiremez,
Rüzgar benimle beraber.
Asla başka yöne esmez.
Deniz benim, rüzgar benim, umut da benim.
Her haliyle severim sevdiğimi,
Geçireceğiz bir adada,
En güzel günleri ve geceleri.
Yelkenler fora,
Tam güç ileri.
Ben çok seviyorum sevgilimi,
Sevgilim de beni.
Deryadır sözleri,
Engindir düşleri,
Onun, benim hayali
Sadece benim istediği,
Geminin rotası belli.
Avucunu yalasın,
Kimse kötü niyetli.
O benimdir, ben onun,
Yok daha ötesi.
Koşacağım kollarına,
Sarılacağım boynuna,
Birlikte olacağız ebedi.
Zamanı geldi,
Zamanı şimdi.
Güliz Ardilli
26 Temmuz 2023 1:18 İstanbul
"Estağfirullah el-Azim el-Kerim ellezi la ilahe illahüvel hayyül kayyumu ve etübü ileyhi subhanehu"
manası:
"Azamet ve Kerem sahibi olan Azîm, Kerîm, kendisinden başka ilâh olmayan, ezelî ve ebedî hayat sahibi olan Hayy ve her şeyi ayakta tutan Kayyûm olan Allah'dan mağfiret diliyor ve tevbe ediyorum. O bütün ayıp, kusur ve kötülüklerden münezzeh olan Sübhan'dır."
Çok eskiye dayanır yolculuğumun hikayesi.
Hep ertelenmiş hayellerin özlemi vardı içimde.
Defalarca yediği baskınlara yenik düşmüş olsada.
Uzaklara kesilmiş bileti, şu cebimde halâ duruyor.
Kendim ve kaderim, alt alta yazılmıştım.
Hacimsiz bir terazinin ateşine yükselmiştik.
Çarpanı ve çoğalanı hiç bilinmeyen.
Ne hikmetse,
Böleni çok olan bir denklemin sonucunda.
Eksildik.
Tüketildik..
Etkisi, kılcal damarlardan tut
Kara ciğerini çarpım tablosuna döndürmüştü.
Bundan sonra yarım adam, neçar ve gariptik.
Her yapılan işlemi sildikçe, küçüldük.
Bir çocuğun silgili kalemi gibi.
Geçen yıllar seni eskitmiştir
Çökersen şu dizlerinin üstüne
Bedenin de kifayet etmez seni taşımaya.
Belki de, duvarlara tutunursun,
Doğrulmaya, ayağı kalkmaya çalışırsın.
Ama, düşünürsün.
Uzaklara kesilmiş o biletlerin
Daha dün gibi cebinde olduğunu.
Koltuk numarası silinmiş olsada,
Hep bir biletçi beklersin.
Onlarca defa sevgiye yenik düşmüştüm
Daha nasıl iyi olabilirim ki. ?
Bugün takıntımla limoni ayrıldık, belki oda beni terketmiş olabilir.
Canım çok şey anlatmak istiyor, dilim yorgun bedenim daha çok yorgun.
Keşke konuşarak anlatmaya mecalim olsaydı bu ayrılığın ayrıntılarını.
Bak, başım boynumun üstünde durmuyor artık.
Düşün ?
Güneş bir gün doğmasa ne olur du?
Yanlış üretilen bütün insanlar caddelerden iş yerlerinden geri çekilse di ?
Aynalar duvarında hep kırılsa, ?
Sokak hayvanları sokaklarda güvenle dolaşsa, pencere balkondan seyretse. ?
Belki de ? Acı bir kahve eşliğinde,
Neden bu kadar çok, terk edilişimi anlatırdım sizlere..
Yıkıldım dağıldım deme, yenilgiyi kabullen
Vedalaşmayı yaparken, doğru yerde olduğunu elden bırakma.
Ve üzülme.
Yeni limanlara doğru demir alırken yüreğini hazır tut.
Yine bir gün ellerin cebinde, sahil boyu yalın ayak yürüyor olabilirsin..
Bir anlıkta olsa dertlerden uzaklaşmak, belki hava almak bir akşam sefasına merhaba demek.
O kalabalığın içinde, birileriyle karşılaşmış olabilirsin de.
Bir merhaba, sıcak bir ilgiyle, tanışmak isteyende olmuştur.
Belki, kişilerin sana bakışı kaprisli olabilir, yada o güvensizliği sen hissettirmiş olabilirsin.
Hayatına giren insanları hemen baş tacı yapma, biraz ayakta beklet ve kimseye mecbur olmadığını hissettir.
İçine siniyorsa aklında tut ve gün geldiğinde anlamaya çalış
Belki beklentin artar, yada azalır sen kontrol altına al, belirtme.
Ezdirme kendini küçük sözcüklerle, sonra kapıyı kötü vurur ve gider.
Sevgin gidende kalmış olabilir, geri almasını öğren.
Yıkıldım dağıldım deme, yenilgiyi kabullen
Vedalaşmayı yaparken, doğru yerde olduğunu elden bırakma.
Ve üzülme.
Yeni limanlara doğru demir alırken yüreğini hazır tut.
Nihat Kuruyer
Burayı onlara kaptırmamalıydık
Yeryüzünde münafık ve kâfir olmaktan daha büyük musibet tanımıyorum Allah cümlemizi korusun amin.
Her insan ayrı bir değerdir, karşılıklı saygı ve sevgi
insanların en büyük hazinesidir...
-------OZAN ÇAKIROĞLU------
“Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma”
- Alıntı
“Sana nasıl davranılmasını istiyorsan, sen de başkalarına öyle davran”
- Alıntı
Dünya malına tapmak ve doymamak
kişinin beyniyle, ilişkilidir.
İnsan vardır
Yavan ekmek yer mutlu olur,
Bulamıyana da, bulsun diye dua eder.
İnsan vardır
Vampir modeli dir.
Kan bankasına girse, daha yok mu der
Eyvalla baş tacı olun .
Yeterki biribirimizi hoş görüp anlayalım.
Eksiğimiz gediğimiz olunca uyarmak hatırlatmak güzeldir.
Bu dünya, kardeşliğin dostlüğun dışına taşmadıkça güzeldir. Değmez bakın ne ıdolojiler patır patır dökülüyor.
Adamlık başkadır. Saygılar sunarım
Nihat Bey kardeşim, bu gün Televizyonda sanat camiasıyla ilgili çok
insanlık ve medeniyet dışı haberler izledim. Oradan esinlenerek
irticalen yazdım ve besteledim. Ayrıca hiç ayrıcalık yapmadım.
Şiirin 2. dörtlüğünde de diğer ucu eleştirdim. Yani var olan gidişatı
güncelledim. Gayet üsluplu bir şekilde dile getirdim...
Muhterem, yine de uyarılarınızı dikkate alacağımdan emin olunuz..
Sevgi, barış ve hasenatla kalınız... SELAMETLE
Vezir HOCAM Güzel bir şiir KUTLARIM.
Keşke Ayrıştırıcı dil fazla kullanmasaydınız.
Selamlar..
CEHALET ÇAĞLADI DÖRT NAL GİDİYOR
Tedrisat kapalı, kadınlar açık
Siyaset yolundan sapmış gidiyor,
Ze kuşağı dersen zır deli uçuk
Nefsinin peşinde koçmuş gidiyor.
.
Her türlü melanet aldı yürüdü
Medeniyet çöktü, vicdan çürüdü
Hakikkat tarını duman bürüdü
Hilafet kervanı uçmuş gidiyor.
.
Bu nasıl gidişat, nasıl hareket
Çıplaklar kampına döndü memleket
Sanat ve sanatçı, zaten felaket
Hürriyet bendini yıkmış gidiyor.
.
Don-gömlek geziyor realist kızlar
Bar-pavyon geziyor, sosyal yozlar
Şarışın Leydiler kesiyor pozlar
Yüzünü batıya dönmüş gidiyor.
.
Uyuşmuş beyinler duymuyor acı
Ne baba tanıyor, ne kardeş-bacı
Gençlikte şatafat Aile de sancı
Şer-bela atına binmiş gidiyor.
.
Saçını uzatmış dönmüş kadına
Dövmeler yaptırmış baldır-uduna
Vezir ne söylesin böyle oduna
Cehalet çağlayıp coşmuş gidiyor...
------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Ayar Verecek Terazi Değilim
Dengesizlere ayar verecek terazi değilim
Her şey ayan beyan orada
Kimin neyi istediğini
Neyi istemediğini bilsin şu insan oğlu.
Varım diyen adam gibi var olsun
Bırakıp giden sonuna kadar yok olsun
Kimse kimsenin ne zamanını
Nede umutlarını çalmasın
Yarım asırlık edebine yenik düşenler
Tarih sayfasının, en kötü yerinde duracaklar
Boş yere kimseyi üzmeyin
Ne elimiz terazi, ne dilimiz hamurdan dır.
Bütün haramiler sonunda pişmanlığına doyacak tır.
Kalibresi eksik ve yetersiz olanlar
Bundan sonra çapına göre hareket edecekler
Tespihim kopsa
Eğilip yerden toplamam, bilesiniz
Habbe habbe size toplatırım.
Nihat KURUYER
Yerinde olsaydım bu tür sözlerden sakınırdım.
Seninle bir yemeğe gittik diyelim.
Yemekler söylendi, sen aniden gitmen gerekti ve gittin
Ben seni bekliyordum
Sen hala gelmemiştin, yemekler soğudu lokanta dolup boşaldı
Garsonların gözü bizim masanın üzerinde
Sen aniden gitmen gerekti ve hala gelmiş değilsin
Bir öğlen yemeği için gelmiştik aslında
Akşam saatine doğru uzandı zaman
Yine de gelmemişsin
Ben hala seni bekliyorsam
Bil ki, aklım sende kalmış ki,
Düşünüyorum da, gitmemiş olsaydın
Yemek yerken gözlerinin içine bakabilir miydim
Yada terleyen avuçlarımla ellerine dokunabilir miydim.
Dalarsa bir gün gözlerin
Parmaklarının ucuyla, dokunursun bana.
Gözlerinin zulasında duruyorsam
İnce bir ıslık sesiyle çağırırsın beni
Hiç zahmet verme kendine.
Aç kollarını, koşa koşa yanında olurum.
Uzağına da, düşmüş olabilirim.
Her ne olduysa olmuştur.
Kadere yemin etmiştik biz seninle,
Kaderi yendik
Cilvesini
Nazını
Her ne hikmetse, bir tek sende tükendi mecalim.
Nihat Kuruyer
Hepimiz herkes, az törpülese dilini ne olur acaba, düşündüm.
Bu antoloji, kalbimin derinliklerinden süzülen sözlerin bir yansımasıdır.
Her bir şiir, hayatın farklı renklerini, duyguların en ince tonlarını taşır.
Sevdayı, özlemi, umudu, hüznü ve yaşamın anlamını kelimelerle örerken, okuyucuyla samimi bir bağ kurmayı amaçlar.
Burada, sıradan anların şiire dönüşümünü ve duyguların en saf halini bulacaksınız.
Birlikte, hayatın şiirsel yönünü keşfetmeye davet ediyorum sizi.
Kısa bir öykümü anlatmak isterim. Yaklaşık altı yedi yıl önce hava çok sıcaktı. Neredeyse bir ay yağmur yağmamıştı ve sıcaklık bunaltılı halde hissettirmeye başlamıştı. İş yerinde çalışırken içerimden yağmur duası yapmak geçti. Kendime göre rituel yaparken bildiğim sureleri içerimden huşu halinde okudum ve içerimden huşu haliyle duamı yaptım. Takriben yarım saat sonra bide ne olmasın sadece bulunduğum yerde bulutlar oluştu ve sadece bulunduğum yerde yağmur yağıyordu, yağmurun yağma süreside takriben duamla yağmurun başlangıç süresi kadar sürdü. Alelen duam kabul olmuştu hemide sadece bulunduğum yerde yağıyor olması tasdik niteliğinde idi. O’ anki hissiyatımı anlatmak mümkün değil. O’ anki olay ufkumu sonrasında birkaç kez yaşamış olsamda, kendi kendime duamın anında gerçekleşmiş olmasına şahit olmaması biraz burukluk versede, Hakkel yakın olmak neye değmezki…
- "Harabat ehline hor bakma Şakir Defineye malik viraneler var." (İ.H.E)
Stereo tip’i termlere ekleyim bari.
Stereo tip’in ne olduğu malum!
*****TOPLUMSAL FELAKETİ TETİKLEYEN OLUMSUZ NEDENLER***
1= ilki en tezatlı ve en tehlikelisi diplomalı cehallettir?
2.=Yüce Yaradana değil Din ve mezheplere tapmaktır?
3= Cümle tarikat ve mezhepsel fraksiyonlarıdır?
4= Bazı din içerikli derneklerin ve ya vakıfların islamiyet gölgesi altında
Dini zülfiâr bir kılıç gibi kullanmalarıdır?
5= Her türlü Siyasal faaliyetlere *DİNİ* alet etmektir?
6= Siyaseti Camilere sokmak ve Diyaneti siyasal yaptırımlara alet etmektir?
7= Kendi Tarihsel devinimine düşman olmaktır?
8= Kadınların Anayasal haklarını ihlal edip saygı duymamaktır?
9=Türk Ulusal medeniyetini lanetleyip, tarikat cambazları peşinde koşup
Vatanın bayrak ve toprak bütünlüğüne ihanet etmektir?
10=Din-mezhep, ırk, renk, milliyet, dil ve cinsiyet ayrımı yapmaktır?
Ben bunların hepsini şiddetle lanetliyorum... OZAN ÇAKIROĞLU