anlamıyorum
ruhum neden bu denli yaşlı!
geçmişle muhabbet oysa
tek çıkmazı
kaderim
rüzgâr tozuna karışır kuş ötüşleri
içimde yetim bir garipseme
durduk yerde çatılır tüfekler
yonca açmaz
küskünlük serper künyesizliğine
doğru bir duruştan kalan acı bu
rüzgâra direnmek
ve suya
ve hırçın dalgalara
kendi kıyısında korsan olmak gibi bir şey
döküldü minesi sözün
yazmam gayrı
ya varsın bu alemde
ya hiç!
bir borcum vardı
pusu kurar şark çıbanına buğulu akşamlar
turkuaza özenir
batıkları görmezden gelen Batı
İskenderiye kapısında canlanır gelişler...gidişler
Fenikeli tacirler ve Kartaca soyluları
şair
beşerin sisli gölgesi
sorumlusu insanın
aşkın zekâtı
fitresi
düş aynası tuttunuz
da kendinize
mağrur bir şımarıklık asıldı
suretinize
ölümden ağırdır
söz konuşur
biz susarız
ufalır lokma
çetinleştikçe yolculuk
su ile ekmektir azığımız
geçmişin rüzgârları yürüyor içimde
fırtına ezberliyorum
karanlığa atılan bir çığlık sesim
bir bağırtı
karıştırıyor devasa kepçe ne varsa
sen!
güneşin altın tayı
bakır rengini taşıdın durdun
sonsuz bir yolculukta
yollarda çoğaldın
Sevda Kenti'nin Öyküsü’nü dinlemek ister misin?
İstersen son şiirime bir göz at… Sevgilerle.
şiirinizde yorgun ve sarhoş bir yaprak gördüm onu aldım ırgat'a verdim...
bu sitede ender şiir yazanlardansınız..
saygı sevgi