gözlerinin önünden geçen bir ömürmüş.
ömrüm ömrünün ateşinden bir külmüş.
kül deyip geçme yanıp sönen bir düşmüş.
düşüm düşünün düşüncesinden bir şükürmüş.
gözlerinin önünden geçen bir ömürmüş.
çalınmamış hiç bir zaman kapın.
geçilmemiş hiç bir zaman sokağın.
sorulmamış hiç bir zaman sanın.
duyulmamış bunca hiç bir zamanın;
__içinde ola ola belli ki bir HİÇ olmuşsun.
iyi ki de olmuşsun...
herkesin söyleyecek sözü vardır elbet.
benim de bulunur iki çift lafım seyret.
öyle bir gece say say bitmez ki fazilet.
işte geldi kapına yolcu; aç da buyur et.
seni bildim sıra sıra uzanan dağlarda
dünya! odunsu bir ceviz kabuğudur halince,
kurtlar gezinir içinde yer çürütür bitirir.
kim yürür! arar seyr-u sûluk yolunu ehlince,
akıl sahibi! kendini bilen Rabbini bilir.
sordu sessizliğine huzur nerede
belki dost dilinde iki çift muhabbette
belki bir gece el ayak çekilince,
sorulan sessizliğin en mahrem yerinde.
sordu bu kez ölümü hayatına girdiği herkese.
dediler;
belki başlanılan bir yolculuğun son adımlarında.
belki sevmeyi sevilmeyi bilmeden geçen ömürde.
sorulan herkesin cevabından kaçtığı meçhul yerde.
bir bağ bahçe, içinde kıyamet görürüm.
dut ağacı dutlarını döktüğünü görürüm.
dut ağacının altında üç insan görürüm.
birini toplarken ikisini yerken görürüm.
bir bağ bahçe, içinde kıyamet görürüm.
gün doğumunun ardında bir kardeş doğmuş.
göbek bağını rüzgâr kesip almış, semaya savurmuş.
kardeş serpilmiş, büyümüş, bir gün anka kuşu gelmiş.
sormuş kardeş:
"gün doğumunda rüzgârın yolu nereye düşer?"
her kişi giymiş esvaplarını
dört bir yana dağılmış
uzun ince yola koyulmuş,
er kişi sıvamış kollarını
dört bir yandan toplamış
mevsimi bilmem
mevsimi bilmem soğuk işlemiş canlara,
bir yemek var pişer kendince kara ocakta
nice açlar saf saf oturup bekler başında
nice açlar taşır gönlünü atar tek tek od’a
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!