I.
kalbin aynası dildir.
dile vuran akisidir.
hak sözünü batıl bakan
sırlı diller kırılsın.
dünya! odunsu bir ceviz kabuğudur halince,
kurtlar gezinir içinde yer çürütür bitirir.
kim yürür! arar seyr-u sûluk yolunu ehlince,
akıl sahibi! kendini bilen Rabbini bilir.
sordu sessizliğine huzur nerede
belki dost dilinde iki çift muhabbette
belki bir gece el ayak çekilince,
sorulan sessizliğin en mahrem yerinde.
sordu bu kez ölümü hayatına girdiği herkese.
dediler;
belki başlanılan bir yolculuğun son adımlarında.
belki sevmeyi sevilmeyi bilmeden geçen ömürde.
sorulan herkesin cevabından kaçtığı meçhul yerde.
bir bağ bahçe, içinde kıyamet görürüm.
dut ağacı dutlarını döktüğünü görürüm.
dut ağacının altında üç insan görürüm.
birini toplarken ikisini yerken görürüm.
bir bağ bahçe, içinde kıyamet görürüm.
gün doğumunun ardında bir kardeş doğmuş.
göbek bağını rüzgâr kesip almış, semaya savurmuş.
kardeş serpilmiş, büyümüş, bir gün anka kuşu gelmiş.
sormuş kardeş:
"gün doğumunda rüzgârın yolu nereye düşer?"
her kişi giymiş esvaplarını
dört bir yana dağılmış
uzun ince yola koyulmuş,
er kişi sıvamış kollarını
dört bir yandan toplamış
mevsimi bilmem
mevsimi bilmem soğuk işlemiş canlara,
bir yemek var pişer kendince kara ocakta
nice açlar saf saf oturup bekler başında
nice açlar taşır gönlünü atar tek tek od’a
göktür şu minare;
olağanca ululuğuyla mahallenin tam ortasında.
o gök minare ki;
sahipsiz bakışların içine hapsolmuş uyumakta.
sır tutan minare;
sırra kadem basıyor, sessizce devrilirken sol tarafına.
seneler eski bir pardesü gardırobunda.
acı tatlı, güzel çirkin ne varsa kumaşında.
çıkarırsan çekersin zamanı bir solukta.
boşuna bakma, ömürler yemiş giyemezsin.
sen ki küçücük bir filizdin toprağında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!