Bakın acımıyor artık yaralı yerleri kalbimin,
Duyduğunuz nefretimin sesi,
Ensenizde hissettiğiniz öfkemin nefesi,
Acımıyorum artık bende beni benden alanlara,
Dinleyin beni, duyduğunuz çığlık intikam neferimin.
Zemheride yitirdim düşlerimi,
Düşmeden önce kendi cehennemime,
Üşümeden önce adam akıllı,
Üşenmeden kendi cehennemimi inşa etmeye.
Ellerimden düşüp kayboldular birer birer,
Kendi katlimi kendim imzaladım,
Hüzzam makamında gönlümün iç çekişleri,
Ve bir hüzünden diğerine yürümekten yorgun yüreğim,
Varlığının nihavent hoşluğuna muhtacım,
Gözlerinin buğusunda yeniden doğmaya.
Elim kolum bağlı, konuşmaya yok dermanım,
Ödülümsün,
Senin yokluğun benim ödülüm.
Seni bir daha görememek,
Ne büyük mutluluk!
Hey hat!
Sesini duymamak kulaklarım için paha biçilemez bir hazine.
İçimdeki öfke.
Her yaşımda genç,
Her yaşımda diri,
Benim içimde
Ancak benden farklı biri,
Öteki ya da bir diğeri,
Bir çok yazar, bir çok cümle yazdı.
Yazılanlar kimi zaman hissedilenlerdi,
Kimi zaman hissedilmek istenenler.
Olduklarıyla olmak istedikleri arasında gitti geldi kalemler.
Çoğu beğenilmek istedi,
Açıldı kolları gönlümün,
Daha önce görmediğim bir güneş yakıyor tenimi,
Bedenim bir başka iklimin yağmurlarında ıslanıyor,
Zihnim, zihninin kuytuluklarında müebbet mahkûm,
Fermanımda bakışların,
Umutlu bir bekleyişin sabırsız aşığıyım.
Gökleri delen dağlar biliyorum,
Yerleri süpüren bulutlar,
İnsan öldüren kelimeler biliyorum,
Hayat veren cümleler.
Evreni görüyorum, zamanı,
Zaman içinde kaybolanı,
Bir gece vakti ulaştı kötü haberi,
Gece mesaindeydi ölüm meleği,
Tebliğ etti ilahi ihbarnameyi,
Aldı götürdü tebliğin malikini.
Kötü haber tez ulaştı bizlere,
Karanlık bir sabaha uyandım bugün,
Farkında değildim.
Üşümüyordum oysa yalnızca uykusuzdum,
Buzla kaplı bir nehre düşen kedi yavrusu kadar
Huzursuzdum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!