Korkmuyorum artık rüzgârlardan,
Sonu gelmeyen karanlık gecelerden
Ve sonunda ne ile karşılaşacağımı bilemediğim
Yolculuklardan.
Yıldızsız gecelerde gökyüzüne bakmaktan korkmuyorum,
Kırmızı gözlü siyah yılan,
Dolanıp durur senin yüreğinde,
Zehirlenmişsin haberin yok,
Tutulacak yer kalmamış belleğinde.
Nefesin cehennem kuyuları gibi,
Bir düş ile düştün yine zihnime,
Ansızın,
Birdenbire…
Tüm sabah sen oluverdin yine
Ve öğlen
Nerede kalmış adalet, nerede hani hak,
Karanlık dünyada kaldı mı sanki ahlak?
Yüreği yaralı bir kuş gibi kaldım kanatsız,
Vatan borcu namus borcu çıktı gurbet yoluna,
Belki uzak belki yakın vardı asker ocağına.
Ana baba hasretine yar hasretini ekledi,
Aslan gibi yüreğiyle vatanını bekledi.
Yemyeşil çayırlar
Ve masmavi gökyüzüyle bir cennetti kırlar.
Kıpkırmızı kan dereye dökülene kadar.
Birden bire soldu kır çiçekleri,
Çayırlar sarardı
Refakat edebilir misiniz zavallılıklarına bu ademin?
Müsaade etmeniz kaydı ile elbette, kendisine.
Vücut sıhhatinde değil bu bunalma hali,
Esasıyla ruh sıhhatinde.
Ehemmiyetsizlikle ehliyetli bu adem,
Mühim olmayan işleri dolayısıyla hayat bulmakta.
Karanlık gecelerde yitirdim ruhumu
Ve gün ışığı nedir bileyen ömrümün,
Her anında aradım huzuru.
Tam da buldum derken yitirdim tüm umutları,
Tam da benim derken kaybettim tüm yarınları,
Çırılçıplak tenime kazınmış harfler,
Ömür tüketen cümleler,
Ne yapsam oluyor ağıtları,
Kabuk bağlamayan yaralar,
Her dokunulduğunda tekrar kanayan,
Dinmeyen gözyaşları,
Mutluluk dediğim uzak iklimlerin nazlı türküsü,
Sevinçler, uzak diyarlarda gezinen kuşların öyküsü.
Gardiyanı ben olan bir karanlığın içinde hapsolmuşum,
Herkes gül bahçelerinde açarken ben hep solmuşum.
Geceler bitmez bilmez bir müebbet mahkum uykusu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!