Işıklar kapandığında başlar ağıtlar,
Karanlığın içinde büyür çığlıklar,
Yalnızca hastalıklar değildir geceleyin azıtan,
İnsan ruhunun üzerinde de gezinir gecenin laneti,
Sonra hiçbir şey olmamış gibi uyanır insan,
Güneşli bir sabaha.
Bir bayram daha geçti takvimlerden,
Bir bayram daha eksiliverdi ömürden,
Birdenbire,
Sanki aniden
Ve sanki hiç haberimiz yoktu gelip geçeceğinden.
Boşuna arama kardeşim bulamazsın saygılı bir tavrı bu çağın insanında,
Beyhude uğraşır kalırsın hayvanlara rahmet okutan insanlık aynasında.
Zarafet eskide kalmış bir masal prensesi gibi salınıp dururken zihinlerde,
Yılan ve akrep zehrinden daha zehirlisi gezinmektedir insanların dillerinde.
Dolmabahçe’den koyu bir hüzün yayılır memlekete,
Ankara ağlamaktadır.
Memleketin mavi gözlü evladı yoktur artık,
Ankara evlat acısı içinde kıvranır.
Kül rengi bulutlarla kaplanır gökyüzü,
Dokunsanız ağlayacaktır.
Eskidi bir anda tüm gezegen,
Çiçeklerin rengi soldu,
Gökyüzü karardı,
Bulutlar eskisi kadar beyaz değil,
Leziz kokular yok artık,
Uyanmaya kıyamadığın sabahlar,
Yağmurlu bir bahar günüydü,
Gökyüzü kül rengi bulutlarla kaplıydı,
Şeftali ağaçları çiçek açmıştı
Pembe ve beyaz bahar çiçekler arasındaydık.
Toprak kokusundan sarhoş olmuştuk.
Hatırlar mısın?
Seküler ruhum,
Muhafazakar bedenimin her zerresinde,
Kıvrım kıvrım kıvranıyor.
Yoksul
Ve çok yoksul düşler,
Rehin bırakılmış gülüşler,
Beni merak etmişsin,
Merak edilecek şey yok gibi,
Sanki değerliymişim gibi,
Kendin gibi.
Ben;
Açıldı gönlümün el değmemiş yarası,
Kan revan içindeydi,
Kabuk bağlamamıştı.
Sargı bezi ve merhem yapıyordum dost cümlelerden,
Okunmamış şiirlerden
Ve musiki tarzında ezgilerden.
Çok mu soğuk gece,
Çok mu uzak yıldızlar,
Ya da çok mu sıkıcı
artık günler?
Beklemekten sıkıldın mı?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!