Bir varmıştım,
Çok yanmıştım,
Ben kanmıştım,
Sen sanmıştım.
Oluyordu...
Toprağımın kokusu rüyalarımda cennetim,
Koyu, gri şehirler sizin olsun,
Yemyeşil kırlarda rengarenk çiçekler benim.
Bir derenin sularıyla aklansın bedenim,
Yemyeşil kavak ağaçları,
Çiçeklerimin kokusu
Biliyorsun,
Hiç dokunmasan kanamayacak,
Kanmayacaksın da,
Biliyorsun işte.
Yangınım yalnız beni yakıyorsa,
Uyanmak olmasa en derin uykulardan,
Uykusuz bir gecenin ardından,
Sabah sabah.
Ağlamak olmasa bir yaprak yere düştüğünde,
Ya da bir çiçek öldüğünde,
Biliyorum,
Sen beni öldüreceksin.
Bir gün yapacaksın bunu.
Yağmurlu bir günde yüreğime inecek,
Hani sana adadığım,
Sende olan yüreğime.
Bir sevinç,
Tüm ruhumu sarıyor,
Seninle var oluyorum.
Yüzüme yayılan sebepsiz bir gülümseme,
Koşar adım geliyorum,
Taammüden aşığım sana,
Bir bahar akşamı rastladım kendime,
Uzun zamandır görüşmediğimizden,
Tanıyamadım ilkin,
Kan revan içindeki bu hali,
Kir pas içindeki bu yaralı hali,
Tanımama engel oldu,
Bir bardak demli çay…
Çayın demi; olsa olsa hayatın özü,
Bu sonbahar,
Kurşun gibi bulutlar
Ve bir yağmur damlasının hülyasında,
Kurak ve ıssız bir çöl ağıdı yaşananlar.
Soğuklarda başladı iki gözüm,
Ve hüzün her adım başında çarpar.
İhmalkâr ebeveyn, henüz doğmamış bebek,
Yalancı bahara kanmış dallar dolusu çiçek,
İntihara meyilli kelebekler,
Sevimsiz bir köpek.
Üstelik karanlık mı karanlık,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!