Karanlık gecenin içinden geçti ruhum.
Sigara dumanıyla kirletilmiş gecenin içinden,
Zifiri karanlığından ve kararmış benliğinden.
Işık hızında ulaştım gökyüzüne
Ve yerçekimine aldandı bedenim.
Işıklar kapandığında başlar ağıtlar,
Karanlığın içinde büyür çığlıklar,
Yalnızca hastalıklar değildir geceleyin azıtan,
İnsan ruhunun üzerinde de gezinir gecenin laneti,
Sonra hiçbir şey olmamış gibi uyanır insan,
Güneşli bir sabaha.
Dolmabahçe’den koyu bir hüzün yayılır memlekete,
Ankara ağlamaktadır.
Memleketin mavi gözlü evladı yoktur artık,
Ankara evlat acısı içinde kıvranır.
Kül rengi bulutlarla kaplanır gökyüzü,
Dokunsanız ağlayacaktır.
Eskidi bir anda tüm gezegen,
Çiçeklerin rengi soldu,
Gökyüzü karardı,
Bulutlar eskisi kadar beyaz değil,
Leziz kokular yok artık,
Uyanmaya kıyamadığın sabahlar,
Yağmurlu bir bahar günüydü,
Gökyüzü kül rengi bulutlarla kaplıydı,
Şeftali ağaçları çiçek açmıştı
Pembe ve beyaz bahar çiçekler arasındaydık.
Toprak kokusundan sarhoş olmuştuk.
Hatırlar mısın?
Beni merak etmişsin,
Merak edilecek şey yok gibi,
Sanki değerliymişim gibi,
Kendin gibi.
Ben;
Açıldı gönlümün el değmemiş yarası,
Kan revan içindeydi,
Kabuk bağlamamıştı.
Sargı bezi ve merhem yapıyordum dost cümlelerden,
Okunmamış şiirlerden
Ve musiki tarzında ezgilerden.
Çok mu soğuk gece,
Çok mu uzak yıldızlar,
Ya da çok mu sıkıcı
artık günler?
Beklemekten sıkıldın mı?
Anlamsız bir hüznün hapishanesindeyiz,
Ellerimiz kelepçeli zihinlerimizle,
Ruhlarımız gönlümüzün hücrelerinde güneşe hasret,
Yüreklerimiz müebbet acıya hüküm giymiş.
Sanki birden bire kaybetmişiz özgürlüğümüzü,
Sanki birden bire çökmüş hüzün üzerimize
Öfkeliydi,
Umudunu yitirmek gibi,
Artık vazgeçmek,
Bir türlü tutamadığı ipin ucunun,
Elinden kayıp gitmesi gibi,
Kendisi gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!