Beden eğitimi hocası eşofman istiyor,
Bir de spor ayakkabı,
Resim hocası resim defteriyle guaj boya,
Müzik hocası flüt
Ve müdür yardımcısı kömür parası.
Okul aile birliğinin aidatını da veremedi babası,
Senin adını anmak,
Dilimde eski bir yarayı kanatmak,
Tekrar yaralanmak,
Yanmak, kanmak ve aldanmak gibi,
Geçmeyen bir sızı,
Her zaman yeri belli bir boşluk misali…
Üzülme düştüm diye,
Düşmeden öğrenemezsin yürümeyi,
Yürümeden gidemezsin uzaklara
Ve ancak uzaklar öğretir sevmeyi…
Yaralarının kanamasına aldırma,
Söküp attım içimden,
İçimdeki pisliği bir seferde,
Bir seferde yandı ömrüm,
Yandı ömrüm ben içimdeki pisliği atmadan önce.
Sürmedim sefasını dünyanın,
Anlamsızlaştı hayat.
Birden bire oldu her şey.
Birden bire olduğunu sandık,
Kendimizi kandırdık.
Tüm anlamlar kayboldu birden bire,
Elbette benim de diyeceklerim var,
Ömrü bir gün olan kelebekler kadar,
Bende yaşadım,
Bende gördüm,
Bende var oldum
Benim de bazı günlerim zindan oldu,
Bir ismin yok bende,
Ben seninle varım yalnız.
Yüzüme düşen son ışık,
En derin yaramsın.
Taze bir bahar çiçeğisin sen
Anlamıyorum yıldızlar neden bu kadar uzak,
Gökyüzü neden bu kadar karanlık
Ve insanlık neden bu kadar acımasız oldu,
Yirmi birinci asrında dünyanın…
Oysa öyle mi anlatıyorlardı şiirlerinde şairler,
Düştüm yine çamurun ortasına bahar diye,
Hayata takıldı ayağım,
Belki de hırsıma,
Hayallerime de olabilir,
Sana da.
Hiç olmadı benim gökyüzümde yıldızlar
Ya da güneş ve bahar maviliği,
Işıklar, bembeyaz bulutlar,
Neşeyle şakıyan kuşlar
Ve yaşamın türlü renkliliği,
Hiç olmadı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!