Belli ki esmeyecek talih rüzgârı artık felek bahçesinde,
Beyhude bir bekleyişin sakiniyim hayatımın çehresinde.
Bu bahçede ne zaman esti ki zaten talih rüzgârı esenlikle,
Bu taşlı toprakta hasret güllerinden gayrısı yetişmemekte.
Neden doğdum ben,
Neden?
Bu kadar kemik,
Bu kadar et,
Bu kadar kan,
Bu kadar çileli düşünceler,
Aydınlansın zihnim,
Hiçbir kuytu köşe kalmayıncaya dek.
Aklımın ışığı yol göstersin bedenime,
Ruhum bronzlaşsın altın gibi,
Aynı güneşin ışığında.
Belki o zaman daha çok yaşar,
Bakın acımıyor artık yaralı yerleri kalbimin,
Duyduğunuz nefretimin sesi,
Ensenizde hissettiğiniz öfkemin nefesi,
Acımıyorum artık bende beni benden alanlara,
Dinleyin beni, duyduğunuz çığlık intikam neferimin.
Zemheride yitirdim düşlerimi,
Düşmeden önce kendi cehennemime,
Üşümeden önce adam akıllı,
Üşenmeden kendi cehennemimi inşa etmeye.
Ellerimden düşüp kayboldular birer birer,
Kendi katlimi kendim imzaladım,
Hüzzam makamında gönlümün iç çekişleri,
Ve bir hüzünden diğerine yürümekten yorgun yüreğim,
Varlığının nihavent hoşluğuna muhtacım,
Gözlerinin buğusunda yeniden doğmaya.
Elim kolum bağlı, konuşmaya yok dermanım,
Ödülümsün,
Senin yokluğun benim ödülüm.
Seni bir daha görememek,
Ne büyük mutluluk!
Hey hat!
Sesini duymamak kulaklarım için paha biçilemez bir hazine.
İçimdeki öfke.
Her yaşımda genç,
Her yaşımda diri,
Benim içimde
Ancak benden farklı biri,
Öteki ya da bir diğeri,
Bir çok yazar, bir çok cümle yazdı.
Yazılanlar kimi zaman hissedilenlerdi,
Kimi zaman hissedilmek istenenler.
Olduklarıyla olmak istedikleri arasında gitti geldi kalemler.
Çoğu beğenilmek istedi,
Açıldı kolları gönlümün,
Daha önce görmediğim bir güneş yakıyor tenimi,
Bedenim bir başka iklimin yağmurlarında ıslanıyor,
Zihnim, zihninin kuytuluklarında müebbet mahkûm,
Fermanımda bakışların,
Umutlu bir bekleyişin sabırsız aşığıyım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!