Soldu bugün
Döktü bütün yapraklarını
Yurdumun meyve vermeyen tek ağacı
Niye dikmişlerdi ki zaten onu oraya
Gözü pek çocuklarının çıkıp ta
İnmeyi başaramadıkları tek ağacı
Ah benim kömür diye yaktığım genç ömrüm
bilirim artık alevim ısıtmaz kimseleri
yandıkça daha da üşür ilk yaz ortasında bir ülke..
ne bahtım
ne ellerim
Öyle çok şekle büründüm kendi yüreğimin ellerinde, öyle hallere düştüm ki bu sevdadan, yine de sorsalar pişman mısın diye, ömrüm boyunca söylediğim bütün evetleri silip atma pahasına hayır derdim.
Böyle birşey olsa gerek “acıya gönüllü olmak.” Yazılan onca şiiri tekrar tekrar okumanın verdiği buruk haz. Ben o evcilleştirilmiş acılarım sayesinde öğrendim aslında hergün biraz daha sağlam adımlarla yürümeyi hayatta…
Bilir misiniz nasıldır, hayatınızdaki herkesin sizi dinlemesi ancak söylediklerinizin tek kelimesini bile anlamaması.
İnsanlar vardı hayatımda, her anımda. İnsanlar vardı beni seven veya nefret eden… İnsanlar vardı, beni anlamayan ancak anladığını zannedip inatla yol göstermeye çalışan . Oysa mümkün müydü bir an için benim gözlerimle bakabilmeleri dünyaya.
İnsandım insanlar içinde
İnsana Hasret!
Kaç kez yıkıldım
Kaç kez yandım saymadım
Mahzuni’nin can eviydim.
bak herşey nasıl da değişiyor sevgili
bir meydanın rengi nasıl da kızıldan turuncuya dönüyor
nasıl da gülüyoruz şimdi ağladıklarımıza
ve nasıl ağlıyoruz gülerken ağız dolusu
sokaklarda saklambaç oynayan çocuklarımız
Umut sonsuzluktur
Sığmaz zamanlara,
Çünkü sonsuzluğu istemektir
Adına imkansız denen ne varsa
Her kapı aralık kalmalı biraz
unutamadığım hiçbir şey yok şu hayatta
yaşıyor oluşumdan başka
Buğulu bir gözlük mü anlatır
Uyuşan bir kol mu
Hiçbir zaman gelmeyecek bir sevgilinin
Düşlerdeki gülümsemesi mi?
Zamansız ölümüne kader süsü verilmiş bir çocukluktuk
Kırgınlığım sana değil sevgili, bin yıllık bir yara saklıyorum ruhumun derinliklerinde. Sen yüzünü her döktüğünde o eski yara sızlıyor aslında gizliden gizliye.
Senin her susuşunda, annesinin bırakıp gittiği bir öksüz bir çocuğun gözleriyle bakışım bundandır.
Yüzyıllardır biliyorum bu duyguyu. Yüzünü bile görmediği insanlar için ölebilecekken, yüzünü görmediği insanlar tarafından öldürülen bir devrimcinin bildiği gibi…
İzlerini hiçbir zaman bulamadığım
Uşşak makamı bir sızısın hala içimde…
Belki hiçbir boğaz rüzgarı savurmadı saçlarını
Hiçbir kumru sığınmadı pencerene fırtınalarda
Masmavi bir çocuk düşüydün
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle