Aşka düşmüşsen
Her söz yarımdır artık.
Kırmızısı tükenmiş bir ressamın
Maviyle avutması gibi kendini…
Eski bir şiir
Kulaklarıma dolanan sesin büyüsü
Yanık izi kalmış akşamlardan
Ve keşke
Ben yazmış olsaydım diyecek kadar güzeldi
Delikanlım
Yaşamak mı dersin
Bu kurtlar sofrasında
Zalime kurban olarak
Yoksa ölmek mi onurunla
İlk çeyreğinde hayatın.
I.
Bir bilinmezi daha tükendi hayatın
Adımlar sıklaştı gözükünce diğer bilinmezlerin sınır kapısı
Bekliyor bizi yıllar elinde bir kamçılarıyla
Yaşanan bir bilinmezde olsa
Kimse yanmıyor artık kimse için
herkes kendi yangınından arda kalanı veriyor bir başkasına...
yürek sevmeyi unutuyor
kalem yazmayı
bir kuş unutup yeniden doğmayı
artık kimse kimse için ölmüyor ki
ölümü bekler gibi bir yaşayamamak herkesinki...
Yazanı ve söyleyeni ölmüş bir şarkıyı dinliyorduk.
"Kapat müziği, mezarlıktan geçiyoruz." dedi arkadaşım.
"Ölüler henüz yaşadığımızı anlamamalılar" der gibiydi sesi
"yaşıyormuş gibi yapsak ne çıkar" der gibi baktım yüzüne...
Yiğit kişilerin harcıdır
Işık için yakmak gözlerini hesapsızca
Savrulmak kavganın rüzgarında
Asılmak bir bahar sabahı bir şafak sorgusuzca
Suçu sadece güneşe bakmakken çıplak gözle
Bölüşmekken bir somun ekmeği kardeşçe
Yıllar geçti bir hediye almayalı
Ellerini getirsen yeterdi bana
Yüzüme sürseydim uzun uzun
Varsın son günüm olsun bu deseydim
Varsın son günüm olsun
Ne için yaşar ki insan
Hani çok yazmak isteyip de
Sürekli unuttuğum cümleler gibi
Geçip gidiyor hayat.
Bir asra sığacağına inanamadığın duygular
Küçücük bir ana sıkışıp kalabiliyor,
Daha önce ağladığın bir şeye
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle