Sen uzaklarda bekleyen adam
Gecemden süzdüm acını
Gündüzüme ekledim seni
Şiir susadı çaresizliğine
Damıttım kalbimin damarlarında
Utanmıyorum artık göz yaşlarımdan.
Hatta gurur duyuyorum ağlayabildiğim için hala
İnsanların boş gözlerle baktığı çağda birbirlerinin acılarına
İnsanlar hala kanatırken
Saracakları yerde birbirlerinin yaralarını.
(Kazım Koyuncu anısına)
Ey ölüm
Ne istersin
Daha yazılmamış şiirlerimizden,
Hiç kimsenin dinlemediği şarkılarımızdan
Yankısı yok yine sesimin
Ve mevsim
Yine paramparça bir sonbahar
Ölüm ve doğumun en büyük randevusu yitik avlularda
En kırılgan çağı ömrümün
Adı yok doğan günün
bir baltaya sap olamadım bu hayatta
balta olmak da
sap olmak da uzak dursun
bir bahara yaprak olabildiysem
ne mutlu bana...
Yaralısın,
Şiiri yarım bırakılmış
Yitik bir şairsin sen
Bahaneler arıyordun
Sevgini söylememek için
Belki korkuyordun olanı da yitirmekten
Yarası sağalmış bir sayıklamadır şiir
Kıyı kentlerini darmadağın eden
Büyük fırtınalardan sonra yazılmış.
Anlayamazsın acısını sıcakken
Etine saplanan kurşun yarasının.
Kozalaklarını
Kızıl alev topları gibi
Üzerimize savuran
Bu yangın sarmıştır her yanımızı
Sadece kaçmaktır
Suyu çekilmiş bir nehir gibi
Hissettim yokluğunu yine bu sabah
Aradım yüzünü zihnimde gecelerce
Bulamadım ama gördüğüm hiçbir rüyada.
Seni sensizliğinde sevmenin
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle