Aşkın emekçisiyim ben
Düşler denizinin balıkçısıyım.
Hepiniz derin uykulardayken
İmgeler çekip çıkarırım karanlık sulardan.
Şükretmesini de bilirim
Küfretmesini bildiğim kadar.
Aşkın ve isyanın
Birbirinin ellerini sımsıkı tuttuğu yerde bekliyorum seni...
Bir şiirlik kalemim kaldı elimde
Acıların mutluluğun yüzüne kara çaldığı yerde
Bembeyaz bir şiir yazıyorum sana
İnan bana sevdiğim
Bizim için sadece
Tüm acılar ve mutluluklar
Hangimizin daha az yanıyor canı
Hangimiz silip atabiliyor
Bana selamını getir
Tenime rengini veren
Yedi tepeli istanbul toprağının
Bir vapurun haykırışını
Yahut gül yüzlü annemin sesini
Başlıyor işte en zor sınavı hayatın
Bir ömür boyu sürecek
Ve belki tek bir yanlışın
Bütün doğruları götürecek
Kaleminin ucu kırık
Silgin başkalarının eline geçecek
Bahar,
Hanım eli kokusudur
Nisan yağmurlarıyla ıslanan yapraklarda.
Adı olur çoğu zaman kavuşmaların
Mutlu biten romanlarda.
Başucumuzdan ayırmadığımız kitaplarda
Yaz denilmişse adına en güzel günlerimizin,
Ben bir bahar çiçeğiyim
Kış ortasında inadına tomurcuklanan…
Aralık 2010
mümkün değilse
bir kez daha
kaybolmak gözlerinde,
bir sokak çocuğunun titreyen elleri gibi
tutunmak ellerinin sıcaklığına...
burnunun ucundaki gerçeği görmeyip
başkalarının söylediği yalanlara inananlardan,
gerçek sanatın içine tükürüp
saray soytarılarını bize sanatçı diye yutturmaya çalışanlardan,
isyan etmeyip
şükredenlerden,
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle