Belki seni
Senin sevdiğinden fazla
Sevecek biri olduğu zaman
Anlamını bulacak o şiir
Kimse için daralmıyorsa bugünlerde göğsün
neredeyim biliyor musun?
yalnış bir dünyada
doğru bir hayat sürmeye çalışmanın kederinde
ve en kederli anımda bile
içimi yaşama sevinciyle dolduran
bir çocuk gülüşünde...
Ne zaman yırtılmış bir resim görsem
Aklımda yanık bir otel odası
Son satırı gibi
Sona ermekte olan bir hayatın
Yada noktası konmamış bir şiir
Kül renginde...
Nesnesi yok bu aşkın
Öznesi içinde saklı
Bir çift göze sığdıramayacak kadar büyük
En ilkel insanın anlayacağı kadar basit
Ve en akıllı olanın çözemeyeceği kadar karmaşık
1+1’in üç olabileceği
Sevmeli mi insan
Anlamalı mı?
Anladığı için mi sevmeli yoksa
Sevdiği için anlamaya mı çalışmalı
Yahut sevemediği için sırf
Anlamıyormuş gibi mi yapmalı...!
Neyse bu hayatta heyecanlandıran seni
Düş peşine ölümüne
Aşksa dağları delmelisin Ferhat gibi
Özgürlükse
Açmalısın yelkenlerini hayatın sonsuzluklarına
Umutsa,
Aşkın sevişerek öldürülebilen bir hayvan sanıldığı bir ülkede
Her Leyla bir Mecnun'u öldürüyor hergün
Her Kerem bir Aslı'yı...
“aşk ölümsüzdür” diyor bir şair inadına
onu öldürmek isteyenlere inat yaşamaktır hem de...
Kanırtıp imgelerimi
Beynimin yasak bahçesinden
Takacağım göğsüne
Bir kızıl gül yerine
Sadece bir dize dökülecek kalemimden
Gözlerinde bu akşam
Yumruk yumruk
Yumruklaşan bir hasret
Sol kolun gökyüzüne özlemi
Ve yerçekimine meydan okuyan direnişi
Sabah gün doğarken
Attığında kendini sokaklara
Bakabilecek misin kaldırım taşlarına
Yüzün kızarmadan
Bakabilecek misin ağlayan bir çocuğun
Gözlerinin içine utanmadan
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle