İzlerini hiçbir zaman bulamadığım
Uşşak makamı bir sızısın hala içimde…
Belki hiçbir boğaz rüzgarı savurmadı saçlarını
Hiçbir kumru sığınmadı pencerene fırtınalarda
Masmavi bir çocuk düşüydün
Sen uzaklarda bekleyen adam
Gecemden süzdüm acını
Gündüzüme ekledim seni
Şiir susadı çaresizliğine
Damıttım kalbimin damarlarında
(Kazım Koyuncu anısına)
Ey ölüm
Ne istersin
Daha yazılmamış şiirlerimizden,
Hiç kimsenin dinlemediği şarkılarımızdan
Kim çizdi bu korkunç resmi
Şehrin üstüne
Kimin elinde o siyah kalem
Yarını karalayan
En keskin yerindeyim kılıcın
sevgili işçim
öyle büyüteceğim
öyle büyüteceğim ki göbeğimi
beni palazlandıran sefilliğinle gurur duyacaksın...!
Sen zihnimde yarattığım kahramanımsın benim
Çeşme başında çocuklayan kadınım
Sonsuz yeşilliğimde özgürce koşturan kısrağım
Issız bir sokakta kaşından kan sızanımsın
Gerçeğim ve en büyük yalanımsın
Sen benim zihnimde yarattığım kahramanımsın
Sonuna kadar arkasındayım kurduğum cümlelerin
Siper edip her bir kelimeyi kendime
Sonsuza dek saklanmak için karanlık yüzlerinizden...
Bizi ne bir deprem
ne bir kanser
ne bir trafik kazası
ne faşizm...
Bizi en çok müziksiz bir dünya öldürebilir
Şiir yazıldı
Belki hiç okunmayacak,
Kapandı zarf içinde
Düğüm düğüm bütün kelimelerim
Belki hiçbir zaman
Hiç kimseye yollanmayacak
Bizim de güne bakanlarla dolu bereketli topraklarımızda gezindi
O çirkin yüzlü mezar kazıcılar…
Bizim de bestelenmemiş şarkılarımızı kurşuna dizdiler Şilili kardeşim
Bir eylül şafağı…
Dünyanın öbür ucunda suya düşen bir gül yaprağıydı adın
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle