Dilim tütün acısı kardeş
Ayaklarım uzak yolların yolcusu
Bir kez olsun yürümemişim
Ankara’nın çamurlu sokaklarında
İçim hiç böylesine üşümemiş…
Sıradan bir akşam
Sıradan bir şeyler üzerine konuşuyormuşum gibi
Dinle beni
İster bir roman gibi
İstersen tek kişilik bir oyun gibi tiyatro sahnesinde
Gece sırnaşık bir kedi gibi
Dolanıyor ayaklarıma
Dört kişi ateşin başında
Adlarını ve adreslerini bilmediğim
Dört kişi yalnızlıklarını yakıp ısınmakta
Merhaba,
Benim dört yanı denizlerle kaplı yalnızlığım
Kanatları kesilmiş güvercinler gibi
Duvarlara çarpan hasretim
Adıma özgürlük demişlerdi bir zamanlar
Konamıyorum artık hiçbir ağacın dalına
Karartılmış gecelerde
Siyah perdelerin ardından
Kaçamak birkaç bakıştı bizim sevdamız
Ne söyleyebilmiştik birbirimize
Ne de vazgeçebilmiştik
Bu gece uyumaktan önemli işlerim var yapılacak
Var mısın
Şiirler yazalım sabaha kadar
Buharı tüten dizelerle karşılayalım doğan günü
Var mısın sabaha kadar türkü söyleyip ağlayalım
Ne ayrılık biter
Ne şiir
Boşver gönül
Böyle yaşamak da güzel
Düşlerde kalsa da o kavuşmalar
Bizden olmayanı da sevmek
Bize yazılmış.
İşte bu sebeptendir ki
Çirkin yazılmış yazımız
Her temmuzda
Yağmur altında ıslanan
Bir kız çocuğunun ürkek bakışlarını gördüğünde
Burulmuyorsa yüreğin biraz olsun
Bir an olsun çevirip bakmıyorsan mağrur başını
Yanı başında can çekişen hayata
Neye yarar zehir sözlerin
Zaman öylesine körükledi ki nefretimi
Böyle değildim oysa ben eskiden
Gülümseyerek bakardım bütün dünyaya.
Şimdi yargısız infazlara
Kurban edildi iyimserliğim.
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle