Uyan artık
Yok artık yalnız senin için yaratılan
Ve senin için dönmüyor bu dünya
Ve ne olursa olsun
Durdurmayacak dönmesini
Tükendiği an senin için tüm vakitler...
Şair olmak,
Ne garip şey
Duvarlara kanayan yarandan
Sızan kanlarla yazı yazmak gibi,
Akarsu üzerine resim yapmak gibi,
En büyük acılardan
Sahip çıkmak istiyorum
O yaralı ruhuna
Gel bul beni
Sürgün yüreğimin uzaklığında.
Bizim için yazılmış bu kader baksana
Eksik kalmış neyimiz varsa
Sen bir şehrin gözyaşlarını saydın mı hiç
Esmer yüzlü bir direnişçi gezinirken uykularında
İçimde talan edilir bir şeyler
Ve her zamankinden beterdir
Tepemdeki gri bulutların hıncı
Acılar mıydı büyüten yüzünü
Hep çocuk kalmak isterken
Toprağın kuruyan yüzümüydü
Yaz sıcağında
Böylesine çatlatan ellerini
Öyle bir özlemdi ki bu
Ne suya benzerdi
Ne de ormana.
Yalnız bir an için
Koskoca bir ömrü harcayabilirdi belki insan
Vazgeçebilirdi bütün anılarından
Rengarenk yaşıyoruz
Mavi tulumlu adamlar
(belki denize dalıp uzun uzun, hiç iç geçirmemişlerdi)
Üç kuruşa yıkıyorlar kirlenmiş ölülerimizi
İnfazlar sarıyor moraran boynumu bir kolye gibi
Özlüyorum seni ey yaşamak
Özlüyorum seni
Dur durak bilmeksizin
Özgürce koşmak düzlüklerinde
Sonra yorulmak
Ve daha ölmediğini anımsamak
Rüyamdan düştüm
Paramparça oldu düşüm
Bir daha uyumak istemiyorum
Bir yanım dünyada kalsın istiyorum
Bir yanım daima uyanık
Ne mutlu bize üstat
Ne mutlu ki
Daha büyüğüz acılarımızdan
Böyle yenmeyi öğrenmiştik yenilmeyi
Böyle sevmeyi öğrenmiştik
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle