Her veda
Bir kitaptır şaire
Uzaklaşırken hızlı adımlarla
Ardında buğulu bir camda
Ağlayan bir kadın yüzü bırakır.
Ey İstanbul
Çocukluğum, gençliğim
İlk heyecanım
İlk deniz kokusu
İlk martılar
Ve ilk fark edişim yeryüzünü
Senin yüreğinin aydınlığıdır
Yüzüne vuran o beyazlık.
Çocuk bakışlarındaki saflık
Hiç büyümemişliğindendir
Yüreğin yüz yaşında olsa da.
En sevdiğim şarkım
Olur musun benim…
Her söylediğimde çirkin sesimin güzelleştiği…
Eski radyoların
Kırk yılda bir çaldıkları
Gezintiye çıktım bu sabah gökyüzünde
Haylaz bir çocuğun çizdiği resimdi sanki
Yeryüzü
Bin beşyüz metrede
Bir vapur yarıyordu suları Marmara’da
Gideceksiniz
Ne adımlarınızın izi kalacak sokaklarda
Ne mırıldandığınız türkü çalacak radyoda
Gideceksiniz
Allahaısmarladık diyecek vakit bulamadan belki
Güneşi getiremem ayaklarına
Ama anlatabilirim sana,
Nasıl ısıttığını
Buz tutmuş sabahlarımı
Sana öğretemem aşık olmayı
“Dertlerin kalkınca bir sitem yolla Allah’a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül aldırma...”
........Gönlümüz aldırdı ancak bütün yapılanlara, dökülen kanlara ve vakitsiz biten bütün yaşamlara. Ağlamak ayıptı bize,güçsüzlük sayılırdı ağlamak, işte o yüzden içimize akıttık göz yaşlarımızı sürekli. Ve gün geldi bu ülke nasırlaştırdı acılarımızı.
.......Siyah beyaz bir resimdi, o zamanlar bütün kavgalardan uzak bir genç kızın bana anlattığı öyküden aklımda kalan. Çılgın zamanlarda yaşayan ve bir iş yapıyorum diyebilmek için ölümü alınlarının tam ortasında hissetmek zorunda olan çocukların siyah beyaz resmi.
Sen hiç ay ışığında şiir yazdın mı?
Belanın tam kıyısında
Korktun mu hiç ölesiye
Alırlar diye elinden kalemini?
Öyle bir akşamdayım ki şimdi
Sen yüreğime çizdiğim resimsin.
Gökyüzüyle boyarım gözlerini,
Saçlarını sabah güneşiyle.
Ne zaman bütün acemiliğimle
Alsam fırçayı elime
Dünyanın en güzel resmini yaparım.
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle