Ah ömrüm,
Nasıl da imkansız şimdi
Bir daha yürümek o yollarda
Bir kuş olsa yüreğim
Uçup gitse
Doğduğum topraklara…
Damarlarından enjektörlerle çekilse de
Kanının siyaha çalan kızıllığı
Bir kuyu gibi azalsa da sular bedeninde günden güne
Kalbine kan yürüdükçe
Daha koşacak vakit vardır yarınlar için
Aşktan bahsetmeyen bütün şarkıları
Azat ettim beynimden bu gece
Çenemde kilitli kalmış bütün cümleleri
Ki özgür olsalar da söylenmeyeceklerdi belki çoğu
Sana
Seninleyken
Aynadaki yüzün,
Renksiz,
Tepkisiz,
Ne sevginin gülen yüzü
Ne ölümsüz kavga,
Kolaydır yaşanmamış üzerine şiir yazmak
Gelmemiş baharları mesela
Hiçbir zaman açmamış çiçekleri.
Yaşandıkça yitiriyor oysa anlamını herşey
Kavuşuncaya kadar yazılıyor hasretin şiiri
Islanıncaya kadar toprağın yağmura özlemi
Bu kadar zor olmazdı gidişin
Gülüşünü bırakmasaydın akşamlarıma…
Senin olmadığın her sabah
Biraz daha eksik uyanıyorum şimdi.
Unutmamak için ezber ediyorum yüzünü eski resimlerden
Her sinema salonunda biraz daha çoğalıyor yalnızlığım…
İlk mavisi sabah ayazının
Öpmek bir düşü yanağından
Sarılmak boynuna imkansızın
Dağlarımda tek tek ışıklar yanar
Parıldar hiç görmediğim ülkeler uzaklarda
Aşk insanlar için var elbette
İnsanlık aşk için değil
Öyleyse ölmekten daha güç değil midir yaşamak?
Acı çekmek daha zor değil midir?
Kayıtsızca teslim olmaktan karanlık geceye.
Aşıksan yarımsın diyen şarkılara inat
İkiyle çarpıyorum kendimi
Bir yarım sende yaşıyor hala
Öbür yarım meçhul denizlerde...
Ey aşk,
Kim bilir
Hayatın bize de gülümseyeceği bir gün vardır elbet
Üzerime yıldız örtüp uyuduğum geceler şahittir
Bütün kapıların çocuk gülümseyişimin yüzüne çarpılışı
Ne kadar büyük ciddiyetle yaşamıştık oysa
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle