Çabuk gel çocuk
Gel ki aydınlansın karanlık gecelerim
Gel ki ışısın gözlerim
Sol yumruğunun namusu için gel
İki damla gözyaşı için gel
Çokça rengin var senin
Kimseler görmez
Bilmezler nereden geldiğini aydınlığının
Her sabah yarıp kafatasını
Güneşi doldurduğu beynine.
Herkesin anımsamaya bile cesaret edemediği
Yasaklanmış aşkları vardır
Hiçbir zaman adını koyamadığı
Ve tüm acılardan payını almıştır
İnatla insan kalmaya çalışan yüreklerimiz
Eskiden sadece dostlarım adımı andığında
Çınlardı kulaklarım
Şimdi ne zaman
Bir mermi o iğrenç ıslığını çalsa yanı başımda
Ben anıyorum dostlarımın adlarını
Doğruyla yalan arasındayım
Hayalle gerçek
Bilincimin doruklarından düşen çığlar
Ayaklarımın altında çıldıran toprak
Atmak için damarlarımdaki bu iğrenç zehri
Değişti coğrafyamın kırmızısı
Geldiler ellerinde boyalarla
Boyadılar haritamın kırmızısını
Kapladılar yeşil kağıtlarla şehirlerimizi
Her yanımız yemyeşil
Her yanımız kapital
Bir borandı sanırım
Kanarken kayıp bir güvercinin
Kanadında umut.
Öyle günler vardır
Ne kadar bağırsanız da
Bir karınca yükü gibi
Taşıyorum dünyayı omuzlarımda
Kollarımın yorgunluğu
Taşımıyor taze bahar dallarını
Dünyanın kiri bulaşıyor ellerime
Aşk;
Bir kış günü
Pencerene konan serçedir.
Yüreğini sızlatır
Alırsın avuçlarının arasına
Ve bırakamazsın bir daha...
Ağrıyan yanlarımı sende bıraktım
Ne olur çek çıkar beni bu karanlıklardan
Tuz basmadan yaralarıma,
Ağzımın kuruduğu gecelerde
Bir bardak su gibi gel
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle