Eksik yaşanmışlıktan değildi
Vurulup dünyanın kalbine düştüğü yerde
Açık kalan gözleri komutan Che’nin...
o soylu kavganın
yürüyüp hayatın atardamarlarına
Şafak vakti söylenen türkülerimiz vardı bizim
Darağacının gölgesinde
Ve hala analarımızın saçında yıldızlar arayan
Ne zaman takılsa dilime
Derin bir deniz olurum
Vatan sevmek;
Ne türkü söylemek
Irmağının akışına
Ne de sömürmek vicdanını insan yanımızın
Fidanken kırılanların al kanlarıyla
Asıl kahreden bizi
Yaşayamadıklarımız değil
Bizi asıl kahreden
Yaşayıp ta yitirdiklerimizin sancısı
Hasret duymak zordur yaşamadıkların için
Sen yaşarken öğrendin ağlamayı.
Şimdi tam zamanı cesaretin
Ve yüzüne tükürmenin
Kalbini, daralan halkaların arasında
Her gün biraz daha çok sıkıştıran esaretin
Dinle
Şiirler var ki kıvılcımdır her dizesi
Kendisi kocaman bir yangın.
Öyle bir yangınla sevmiştik birbirimizi
Suya hasret toprakların
Kanla sulandığı
Ve bütün esmer yürekli sevdaların
Yorgun
Sapsarı gökyüzü
Eksik uykularda görülen rüyaların
Uçakların kanatları altında
Gölgelenen insan yüzü
Kırılgan akşamüstlerinde
Bütün deniz kıyıları aynı yine bu sabah
Bütün hüzünler durdukları yerde duruyorlar
Düşmanın kini azalmamış hiç
Bütün maviler yine mavi
Şarkılar yine güzel
80 sonrasının çocuklarındanım ben
Yaşamadım o günlerin acısını
Tamamen özgürüm diyemesem de
Yatmadım hiç zindanda
Hiç dayak yemedim öldüresiye
Sabahlamadım sorgularda
Yaşamadan gitmek bir şehirden
Yalnızlığı alıp yanına
Başka diyarlara
Gitmek;
Kopmak bir çift gözden
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle