.......Suskunluğumun çığlık çığlığa haykırdığı bir bahar gecesiydi başkaldırdığımda duygularımın yağmalanmasına. Nehirler aktı yüreğimin dik yamaçlarından sayfaların düzlüğüne. Gecelerce hiç durmadı mürekkepten yağmurlarım. Sel oldu, tufan oldu, alıp sürükledi o güne dek içime attığım her ne varsa...
.......Sen kağıtta ustalığım
.......Dilimde en büyük acemiliğimdin benim
.......Seninle öğrendim ben deniz olmayı,
.......Güneşin yedi rengi karışınca gövdeme, yağmur olmayı öğrendim. İlk damlam saçlarına düştü, buğulandı çocuk gözlerin ikinci damlamda.
Al beni
Sahip çık sahipsizliğime,
Hak ol gel
Haram edilmiş günlerime,
Sev beni hiç sevilmediğim kadar
Ve hatırla en çok unutulduğum anda...
Sesin çöl yağmurudur susuzluğumda
Susma
Sararıyor yapraklarım
Dalından zamansız kopan bir meyve oluyorum
Kokusuz, tatsız.
Koparma dalımdan
Yeryüzü gibidir insan
Zayıf yerlerinde çatlaklar açılır ilk önce
Böyle yerlerde oluşur bütün yanardağlar
En güçsüz yerinden vurulur insan hep
En temiz yeridir çünkü
Birkaç damla gözyaşımı akıttım toprağına
Sana
Veda etmeyeceğim
Yok saysalar da
Yanımdaydın çünkü hep sen
Çocuklar büyüyoruz
Gittikçe kısalıyor gözümüzde
Çılgınca koştuğumuz sokaklar
Şimdi öyle yorgun
Şimdi öyle çaresiz
Nereye varacağını bilemeden yürüdüğümüz
Sen, yalancı aydınlığını
Hileli aynalarda büyüten
Mağruriyet,
Beyaz boyalı bir binanın
Hiç kimseler görmediği için
Gri ve kirli bırakılmış
Zor olsa da
Bembeyaz kalabilmek
Siyaha boyanmış zulmün çağında,
Sırtında insan olmanın yükünü taşır
Eksik kalmış bir devrimin gözyaşıyla ıslanan her çocuk
Yalnızlıktan korkup
Kelimelere saklanan bir çocuğun
kalabalığıdır şiir…
Yaz ortasında esen
Ilık bir rüzgardın sen
Islak yüzümde izini bırakan
Bütün ayrılıkların özetiydin sen
Tüm ömrümü sığdırdığım
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle