En iyi yapabildiğim iştir insan olmak
Gülüşümde ve her damla gözyaşımda
Her soluğumda biraz daha iyi anlıyorum şimdi
Daha iyi anlıyorum
Sırt çeviremediğim için insanların çaresizliğine
Kalbim daha hızlı çarptığı için bazı zamanlarda
Bu dünya yetmezken
Beynimdeki inancı sınamaya
Bu karanlık dar odalar
Zamansız bir infaz olur gençliğime
Şüphesiz ki en güzeli ölümün
Eğer bir gün
Kavgamın yüzüne tükürürse şairliğim
Boynunun borcu olsun çocuk
Kalemimi kırmak kendi ellerinle...
2006
Güneye uçan göçmen bir kuşun gözünden okudum özgürlüğü
Güneşin hep sol yanımdan doğması bundandır…
Aklımın başka
Yüreğimin başka yerde olması
İçimin ürpermesi her eylül sabahında…
Bir kavgada başını dik tutan neyse
Yalnız onu haykırsın dilim
Bir türküyse
Bir nefes daha direnmene sebep
Göğsünün tüm sancıları dininceye dek söyleyeyim sana…
Annelerinin anadilinde ağladığı çocuklar gördüm ben
Kimi yatar onyıllardır Arjantin'de bir okyanus derinliğinde
Kiminin kardeş olmuş bedeni Afrika'da bir ağacın gövdesiyle
Kimi kırık gitarıyla şarkılar söyler hala faşizme inat Santiago'da
Kimi güvercin olmuş konar her cumartesi İstiklal caddesine
yitik ülkesinin omuzlarına
Ne zaman
Tükürüp yüzüne
Bütün nihavent makamı hüzünlerimin
Yanık bir bozlak tadında gelmek istesem kapına
Bir kemanın ağlayışı tutar yakamdan
Sonra kayan bir yıldız gibi
Bir bayrak olmalı yüreğin
Yarınına bir bardak su gibi hasret bırakılmış
Çok uzak ülkelerin
Bağrında esen isyan rüzgarlarıyla dalgalanan
Tavana vurmalı beynin
Bir anlamı olmalı adının
Gece yarısı çıkılan
Uzun bir yol gibi
Ay ışığının
Ela gözlerine düşürdüğü aydınlık gibi
(Bu zulüm,
Korkunun ta kendisidir aslında
Ve bakışlarının sertliği kadar korkaktır onlar.
Korktukları kadar zalim.)
Zulüm:
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle