Şairim,
Şiirim kafa tutuyor sensizliğime
Üstat vuruyor sazın teline
Saz ağlamaya başlıyor...
Ey şair,
Örgütlendi kelimeler
Cümleler kıta kıta, bölük bölük
Fısıldaşıyorlar aralarında
Anlatıyorlar birbirlerine yaşanmayan ne varsa
Ne kalmışsa söylenmeyen
Şifreliyorlar hayatı
Sadece görmek istediğindir
O son adımını bekleyen derin uçurum
Bir hayallik mesafede
Yeşil bahçeler eskiyor
Gürül gürül akıyor yanı başında
Yıllar boyu gelmemiş olsa da sesi kulağına
Çınlayacak kulakların
Bir okulun
Müsamere salonunda anılırken adın.
Yüzlerini bile görmediğin binlerce insanın
Diline dolanırken
Şairin karanlıkla sevişmesidir
Gece yarıları.
Hesap sormasıdır kendine
Söyleyemediği her aşk için,
Her şiir için yarım bıraktığı.
Sen olmasan hangi bulut ağlar kederinden
Hangi toprak susuz kalır
Hangi çiçek büker boynunu ey can
Şu koca evrende
Bir küçücük nokta
Sana sevgili demek kolay mı sanıyorsun
Sevgi sözcüğünün içini doldurmak
Dünyanın en ağır işçiliği bilmiyorsun…
Öyle ki;
Seni seviyorum diyebilmek için
Vakitlerden bir Aralıktır şimdi
Araladım yüreğimi
Kimse uzatıp kafasını bakmadı içeriye
Bir çığ gibi büyüyor içimde yaşamadıklarım
Söyleyemediklerim
Barajlara takılmış azgın nehirler gibi bugün
Bir adam yürüyordu
Eskimiş asfaltında şehrin
Bir seyyar satıcı,
Bir baba,
Kafasında yuvasının yarını
Yürüyordu yolları yararcasına
Bir serseri kurşun gibi ömürlerimizde
Savrulup gidiyoruz
Yolların nereye çıkacağını bilemeden
Belki o serseri kurşunlarla bitecek olan ömürlerimizle
Terk edip gideceğiz bütün sevdaları
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle