Sessizlik çoğalıyor gitgide arayarak sesini
Tüm gürültüsünü yayıyor ortalığa dinginlik
Sebepsiz yere şiirler yazılıyor
Aşık olmadan da yaşanabilen mahallelerde
Aşık olmadan da yaşayabilen adamlar
Biraz eksik
Biraz fazla bir çocuğum ben
Bilmem mesela bütün çiçek adlarını
Islıkla çalamam çok sevdiğim bir melodiyi
Yüzünü hiç görmediğim
Herkesin yanı başında olup da
Hiç kimselerin görmediği şehirler vardır.
Ne kadar sessiz dursalar da
Patlamaya hazır dinamittir insanları.
Dudaklarından sızan kanla
Bütün soruların bir yanıtı vardı elbette
Ayyaşın içmek için bir sebep yaratması gibi
Belki sadece şiir yazmak için sevebilirdi insan
Ve yaşayabilirdi sadece bunun için
Bu kentin şairleri erken ölür
Kanadından vurulan kuşlar gibi
Daha nice şiir yazabilecekken
İnadına gençken
Güzelken inadına
Bu akşam
Bütün camlarını
Yumruklayarak kırabilirim bu kentin
Bütün duvarlarına yazabilirim kahrolsun diye
Kahrolsun tüm inandıklarım
Kahrolsun değer verdiğim ne varsa
Koskoca bir çelişki şu hayat,
Hüzün makamı çalarken bir keman şehrin kaldırımlarında
Radyoda en neşeli şarkılar...
Yahut kaybetmiş bir adama anlatılan
Zafer hikayeleri gibi
Çöz zincirlerini
Yıllar boyu karanlık bir zindanda
Esir ettiğin duygularını
Bırak uçsun kuşlar
Çöz kanatlarını
Devrimci marşların heyecanıyla yaşamalısın aşkı
Dağların dili var mıdır?
Sordum bu soruyu kendime
Uzanırken boylu boyunca
Mavi güney rüzgarlarının koynunda Cudi.
Anlar mı acaba okuduğum türküden
Esmer yüzlü çoban çocuğunkini anladığı kadar.
Ekmek yetmiyordu hepimize
Bir somun ekmeğimiz vardı bizim
Bölmek istedik ikiye
Böldürmediler
Seviyorduk dünyayı hesapsızca
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle