Kurbağa vırrak dedi,
Ondaki merak dedi!
Sarpa sarmış yolunuz,
Hayra mı yorak dedi…
Kurbağa vırrak dedi,
“Kurbanın aptalı, kasabın bıçağını yalarmış”
Kurbanın aptalı dönmüş deliye,
Kasaba yanaşıp bıçak yalarmış…
Mezada gitmeden sormuş veliye,
Kasabın kolunu kucak sanarmış…
Her zaman aynı kalıp, hep aynı tarzda,
Ne olacak? Kuralı bozsam diyorum…
Tıpkı bir seyyah gibi gezip birazda,
Her kayadan bir kesek tozsam diyorum…
Konuşmak kimin haddi kelli, felliyse,
Var ise yılanda kuyruk acısı,
Mutlaka sonunda ayacak gardaş!
Kırk yıl geçse bile geçmez sancısı.
Seninde canına kıyacak gardaş!
Münafık her zaman kullanır dini,
İyi dinle beni, kuru çoğunluk,
Devlet’ime yapılanı gördün mü?
Cevap verin cevap, kimde hayınlık?
Devlet’ime ihaneti gördün mü?
Ne hikmetse anlamadın katili,
Neyi arıyorsun ey insanoğlu,
Her gün yeni, yeni “yasa” yaparsın!
Boşa sarıyorsun say insanoğlu,
Allah’ın “ilmine” sarılmak varken!
Seni Yaratan’dan neden korkarsın?
Özü Türk, sözü Türk; kim diyeceksen
Gönüller sultanı Nihal Mirdoğan! ..
Yüzü Türk, gözü Türk; Türk göreceksen
Gönüller sultanı Nihal Mirdoğan! ..
Satır, satır; hece, hece meşk ile
Muharrem ne demek? Duymamış bile,
Noel Babasını dolamış dile,
Koskoca bir ömrü geçer nafile,
Şimdiden görünür Sırat sonrası!
O zaman kurtarsın Noel Babası…
Hayrete gerek yok kendi sapıksa
Sözünün sapması normal değil mi?
İsim yapmış, isim; her ne yapıksa
Sözünün sapması normal değil mi?
Sözünü bilmezse akılsız kişi,
Pazara çıkan malı hemen herkes alsaydı,
Acep gerek var mıydı tartıya, endazeye?
Her şey dışardan görüldüğü gibi olsaydı,
Ne gerek vardı böyle Mektebe, Medreseye?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!