Şeytanın emrine girmişse nefis,
İnsanı vurmaya düşman gerekmez!
Bünyeyi büsbütün sarmışsa habis,
Felç olmuş hücreye derman gerekmez!
Gasp eder aklını, sır ermez olur,
Hele durun sizler orada kalın,
Esemesi okunmaz üç, beş çakalın.
Mezarını kazarım gözü olanın,
Kimseye bir karış toprak veremem,
Çekersem kılıncı, geri dönemem.
Dünyaya gelmenin nedir amacı,
Mutlu yaşamanın var mı ilacı,
Sevenin kalbinde olsam kiracı,
Ölsem de gam yemem, olduktan sonra.
Sesin kulağıma gelse azıcık,
Yazmanın, çizmenin kuralı nedir?
Edebe, adaba bakmadan geçmem.
Üstadı karşımda görüm hele bir,
Selamı, sabahı vermeden geçmem.
Davete icabet etmeden olmaz,
Atalardan devreden, bir söz vardır bizlerde,
Selam vermek sünnetmiş, alması da farz derler…
Akıllardan çıkmasın, unutmayın sizlerde,
Selam vermek sünnetmiş, alması da farz derler…
Esselamü aleyküm ve aleyküme selam…
Ne tükenmez hazinesin? Ey dil! Ne devasız dertsin?
Gâh, hayırlara vesile ya da gerçek musibetsin!
Sahip olduğun gücü düşün, verilseydi yılana,
Zehrini akıtıp da lisan, döner miydi yalana!
Ey güzel Allah’ım, ey Yüce Rabbim
Hakk’ın rızasıyla verenden eyle…
Senin iznin ile can bulan kalbim,
Yalnızca Hak için vurandan eyle…
Her zaman muhtacın elini tutan,
Boşuna uğraşma, yorma kendini,
Perişan haline güldürme beni.
Bini geçti yalanın, yalanın bini,
Daha da küçülüp, güldürme beni.
İnsan değil her şeylere yaraşır,
Devlet’e kahreden akıldan zayi,
Ağzından çıkandan haberdar olsa!
Millet’e küfreden dünkü enayi,
Kazığı çakandan haberdar olsa!
Gözünü açtırır körler adama,
Güneşin doğuşunu engellemek mümkün mü? ,
Şafak sökmüş, tan hazır; uyarıyor Bozkurtlar!
Gafleti boğuşunu gölgelemek mümkün mü?
Afak çökmüş, kan hazır; uyarıyor Bozkurtlar!
Güneşten korkanlara, dar gelecek bu yurtlar!




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!