Derin bir su kenarındaymışım güya
Yeşilin maviye kuruduğu sarıda
Sığda dizlerime kadar; yüzüyorum
Eski bir yazdan kalma bu serinlik
Sıkı sıkı sığındığım bir şarkıdan
Hatırlayabildiğimin azı ezberden
Nice zaman sonra yağıyor yine
Nedense biraz serince dünden
Gün bir Eylül akşamına dönerken
Esmer Bulutlar geçiyor üstümüzden ;
Gökten düşenin her bir damlası
Camlarda gittikçe büyülüyor büyürken
Nerdesiniz fareler hangi delikte
Hangi yılana büründü deriniz...
Hiçliğinizden görmezken gözleriniz
Boğulmuş hilenizden kısık sesiniz...
Soğuk duyurmuyor soluğunuzu
Örtemez karanlık yokluğunuzu...
Bizim buralarda eskiden
Gaz dağıtıldığı söylenen
Gazhane vardı yeminlen:
Şimdilerde müzeye çevrilen
Herkesçe bilinen bir yerdi…
Her evin duvarını süsleyen
Neden geç olsun ki
Işıl ışıl olmak lazım…
İlk heyecanla
Işığı yakalamak
Yanmadan ve yakmadan
Olgun bir son tavrıyla
Sanki eski bir film tadında
Geçti gitti yıllar su gibi…
Ömür dediğin zaten ne ki
Dönüp bakınca şöyle geriye
Sanki hiç boş vaktim yokmuş,
Durmadan koş habire konuş
Gel bana zaman zaman,
Canın her istediğinde.
Öyle dolambaçlı yollardan;
Çukurlu tümsekli , inişli yokuşlu,
Dar ya da kirli , ıssız ya da boyasız.
Öyle semtlerden geç sefası bol ,
Çok fazla gerçek insanı ürkütüyor!
Biraz salmak lazım bazen yokuş aşağıya
Akıntıyla aynı yönde kürek çekilmezse
Onca zavallılığın ortasındaki gerilimde
Ne bilek kalır ne de yürek dayanır bu yüke
Zahmetine katlandığımız her ne varsa
Geride dur kal kalk git…
Yollarından çekil hadi
Bırak yanından aksınlar
Hiç geride kalmasın
Arkanda dağılanlar
Vakitsiz gidince Güneş, bu diyardan
Sönük yıldızlar; yere inmiş uzaktan
Siyaha bürünüp; kusmuş gök, yedi yerde
Yasa düşüp boğulmuş bin bir derede;
Dökünce öfkesini bulut yüzünden yere,
Işığı sönüp; kaybolmuş Ay yedi kattan birinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!