Harap mıydı yoksa harab mı doğrusu
Düşünürken bir harabeye denk geldim
Bir de kendini tam manasıyla harab etmişe:
İki büklüm beliyle alnı aynı seviyede bir nine
Çoktan tükenmiş kalmıştı hayal yokuşunda
Toz kaplamıştı taşı toprağı yolu; bağ bozumunda
İnsanı anlatacaktım kendime
İşim gücüm kalmamış idiyse,
Gözlerimi açtım hayal dünyama
Bir ayna koydum önüne gönlümün
İnsanı düşündüğümden olsa gerek
“İhsan” kelimesi takılıverdi aklıma
Tarifsiz özlem kokusunu taşıyan
Gözle anlaşılan ahaliydi bu,
Eskiye dair sokaklara sinmiş
Hepsi geride kalmış,
Taşlı yollarda yürürken,
İçimden geçip gidenlerin çokluğu,
Ah Bir hatırlasam! Hatırlayamadığım
Hatalar artınca mı kopmuştu hatlar?
Düştüğüm yerde kalmıştım hem de daha emeklerken
Suya düşen hayalimdi, bense hayata küsen
Gözlerim küçülüyordu, büyüyorken yansıyan gölgeler geceden
Dalgana bak diyordu biri de yanımda uykusundan, hınzır, gülerken…
Aklıma saçma şeyler geliyormuşsun;
Yağmur bulutun bir anlık yüküymüş
Neredeyse aydınlığın karanlık yüzü
Bulut da güneşin marifetiymiş güya!
Hikaye bu ya isteyene hep anlatılır:
Uzak sahilde bir balıkçı barakasında
“Hayalini kurduğum yer ile
Ayaklarımın basıp durduğum yer
Ne kadar farklıysa diğerinden
O kadar uzağımdır kendimden...”
İlk kez duyup da hiç bilmediğim
Ne kadar da yabancı bir söz bu ettiğim!
Sırasız geçti hep insanlar; kapılardan
Gölgeden ve ışığın içindeki yapılardan
Anıldılar bir müddet, sözlerden anlaşılan;
Birer birer kayboldular önce gözlerden
Alışılınca yoklukluklarına; sonra gönüllerden…
Bir ikindi vakti miydi ki şimdi tam hatırlayamadım;
“Neredeydi tüm insanlar nereye kaybolmuşlardı!”
Ya hafta tatili ya da sonu değilse bir Bayramın
Tenhaydı çarşı geçmiş gün için tersine alışılmışın…
Alışılmış; sanılanın aksine gerçek ilacıymış insanın
Bir kere düşünmeye başladın mı sonu gelmez…O gün anladığım:
Hep telaş yüzünden başımıza gelenler
Bir ömrü bir ana sıkıştırma derdinden
Dünü unutmayıp yarına dalıp günü ıskalamaktan
Boşa tüketilen nefesi düşün boşluğu ıslıklarken
Nerede bıraktın aklını bir o yana bir bu yana koşarken
Sen hele bir dur yerinde de kafanı kaldır
Her Ekim’de hasretle…
Birine sarılmanın en sıcak olduğu bu mevsimde
Ekim’de giderdim mutlaka ben hep köyüme
Görmeye, görünmeye, hasreti gidermeye…
Bir kaç hüzünlü Ekim geçti üzerinden gidemeyeli
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!