Köşede durmuş
Geçene bakar
Önünde iş güç
Derdi ekmeği
Hiç bilemezsin
Aklında neler…
Göçtüm köyüm ben senden
Babam küçük bir öksüzken
Anamın genç kızlık yadigarı
Artık pek de kalmadı hatırı.
Siliniyor yavaştan, anıları;
Amcalar, teyzeler, dayıları,...
Maşallah nazar değmesin sana!
Sen nesin yoksa bir kedimisin!
Hadi o zaman kedi olalı kedi ol da
Bir fare tutsana, sonra yutsana!
O masum, o yalvaran duruşun
O bakışların; ne korkutur ama,
Bir suyun yanıbaşında günün başında toparlanıldığında
Bir ağacın dallarından aşağı sallanan çocuğun şarkısında
Kuşlar vardı etrafımızı örten renklerin arka saflarında
Plak boşa dönüyordu sabah içilmiş çay ve sonrasında
Sözler duyulmaz olmuş, anlamını yitirmişti tüm mısra…
Ana baba olunca kaybolanlar bir şeyleri mi arıyorlardı
Eski sokaklar oturma odasıydı sanki,
Tüm mahallenin birlikte oturduğu büyükçe bir evin.
Her yaştan en sıcak muhabbetler,
Olmadık şakalar, şen gülüşler, çekiştirmeler...
Sabah, öğle , ikindi üstleri,
Tüm gün, hep birlikte diz dize,
Yer kavgası değildi sanmıyorum; direğin ucunda
Baharın unutulup kışın daha bir hatırlandığı anda
Sonbaharın iyice hissedildiği serin akşamda
Kargaları birbirine düşüren ardı ardına…
Günbatımının güzelliğinden olsa gerek,
Sık bulutların arasından ancak yol bulan
Derin, içi geçmiş bir hayalin
Mavi balığı da olmaz mı hiç!
Yoksa bilki denizlerdendir:
Dibi yosun tutmuşsa karadan.
Kıyıya çok uzaktan martılar,
Volta atarlar havadan sudan…
Üstüne doğru doğarken Güneş
Pazartesi sabahına uyanıp
Kıpırdanmaktaydı İstanbul.
Ben niye Ortaköy’deydim de
Yatağımda değildim mesela
Sebep Köprü trafiği değildi mutlaka
Demir parmaklıkların ardında
Turuncudan geçip maviyle
Günün ışığında boğulmuş
Dar bir sahanlığa açılan
Manzarası Merdiven,
Güneye bakan taraftan
Yaranmaya çalışmıyor musun?
Şu fani İnsanlara!
Çok canım sıkılıyor
Kim mesela?
Ben mesela…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!