Işığın sığındığı zafer anıtı,
Aşığın yürüdüğü yol, sonbaharda yiğitçe parlar,
Ağın görkemi akar, sabahleyin gelir;
Gece, konduğu gamzelerde ebedidir.
Kaç aşk dağlaması, sihir şelalesinin ışığı,
Gelin
----ve
--------onun
------------okunmasını
----------------duyun,
Selam
Geceleri sandalyenin köşesine sıkışmış ay tohumu,
O da biliyor…
Gölgelerin iz bıraktığı durum…
Sessiz duruşlarda buluşma meydanları,
Tükürüğü boğazında nöbet tutuyor,
İşgal orduları da durumun farkında…
Geceler Senin Işığını Kıskandı
Deniz kenarını yalarken sessizliğe teslim olmuş bir bakış,
Hicran toplanıp omuzlara konulur,
İki kaşın arasında dünya devrilir,
Gürültülü, korkulu esmer, hasret sofrasında.
Gece masmavi ipek, ekmek ise ahiret şehri!
Ah güneş ışığı, ekmek için neden bu kadar kötü?
Ah madenlere ulaşınca ayaklarım yürümez,
On ağızdan aç olduklarını söyleyen bir ses gelir kulağıma.
'Sana tüm benliğimle... Mektepsin sen...
Neresi olursa olsun, benimlesin her vakit!
Dipte,
Kökenlerin içimde öyle dipte ki,
Soyumda yarata yarata ilerledikçe,
Filizlenir bin çeşit yeşil de,
Filizlenirdi karşılıksız, gecenin sevgiye hazırlanışı.
Kese kağıdına sarılı iki ekmek ve şaşırtmalık sebze arazları.
Şıngırtılar arasında fincan kaşığı,
Siyah beyaz televizyona eşlik eden mırıltılar,
Sonrasıysa
Onların bu tutkularının devam edeceğini tahmin edemedik,
İnsanların bazen bir arada ve el ele kaldığını bilemedik.
Sebepsiz yere çöplüklere atılırdı hayatın tüm renkleri,
Yerinde değildi aklımız.
Site senin aşkınsa, aşkının hatırası oldu,
Gece kapısında nöbet tuttum,
Bolluktan öte, aşkım bir lütuf,
Bir parçanız yeter.
Sen yüz şeklindeki hayali gölgesin,
İşte buradayım, burada senin kanının içindeyim.
Sisli bir yaz akşamında, bir ağacın altında,
Geçmişim neler getirdi, gelecek neler getirecek?
Sıradayız, yan yana,
Sabaha kadar bilemeyiz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!