Fincandaki kahve neredeyse,
Sen de öyle içimdesin,
Kahve fincanı neredeyse,
Sen de öyle dışımdasın.
İliklerine kadar sıktı bizi,
Bu batıl inançlı kum diyarlarında,
Yaptığımız nefes kesen yolculuk,
Mecnun gibi çölleri aşırttı,
Leyla'yı delirtti.
Ne de olsa hayat istediğin rüyadan başlamıyor,
İpek dokunuş illüzyonu, atlama hayali,
Sebep olduğu suç ve bitmeyen israf.
Ortalama yetmiş odalı yedi gözlü bir mezar,
Diz bağlarını tutmayan. zaman,
Bizim için gülyağı ve irindi Babil'in manzarası,
Geldik ve geri döndük aniden,
Midemizi bulandırdı kokusu.
Akıyoruz Fırat'a, aşıyoruz Dicle'yi,
Bir delta var önümüzde, zulmün diş izleriyle dolu,
Neden
----yıllardır
--------konuşmaz
------------oldun,
Hasta
----mısın
Aşk ateşiyle yanarım,
Hak uğruna çabalarım,
Arı gibi vınlarım,
Gerçek uğruna inlerim.
Gece gündüz ağlarım,
Doğumgünü pastası,
Bana sahibini hatırlatıyor,
Kek büyüdükçe,
Mumlar da artar.
Ne kadar güzel görünüyor,
Döktük acılarımızı yollara,
Yılların kanayan yalnızlığında,
Mücadelenin odu yüreğimizde yanıyor.
Döktük sevgimizi engin sulara,
Arkamızda boğulan küflü karanlığa,
Nakledermiş Demokles mübalağalı mübalağalı,
Efendisi Diyonisyüs'ün sarayında sürülen görkemi sağda solda,
Ve efendisinin bu görkemden ötürü herkesten daha mesut olduğunu.
Bir gün Diyonisyüs Demokles'e nakletmeyi dilemiş,
Ne derecede vahim bir mesele ve mesuliyet olduğunu,
Büyük kalabalıkların ortasında yalnız kalıp,
Buna alışmak çok zordur bizler için.
Herkesin bağlı olduğu, kendi kimliğini bulduğu,
Sosyal ve manevi bir grubu vardır,
O merkezli düşünür herkes,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!