Leylaklar bahara damgasını vuruyor,
Uzansam bir kiraz dalı çiçek açıyor,
İçimde bir geyik koşuyor,
Haşhaş tarlaları çığlık atıyor.
Eğilmeden geldim oradan,
Soluk yüzlerin umudu olmak için,
Ölü kalplerin acısını çekmek için,
Bitkin bedenleri suyun akışına bırakmak için,
Allah'ın emri diyenlere, ben insanım.
Çaresiz yaranın çaresini bulmak için,
Güneş yeniden batıyor sensiz bu akşamlarda,
İçime acı bir hüzün çöküyor, sensiz gülemiyorum,
Sanki seni sessiz yıldızlarda görüyorum,
Sesin hep kulaklarımda çınlıyor, sensiz olamam.
Taş olan aşkımı alıp denizlere at,
Aynalardan,
Leylak suları akıyor.
Damlalarında,
Hicran olan yüzün.
Ben kapıları aldatıyorum,
Günden güne,
Kavrasaydın, mübalağa etme derdin...
Son kucaklaşmamız hafızamda
İhtiraslı öpüşmemiz son
Fazlasıyla özlemiştin güya sen de beni
Ben öyle sezdim ya da...
Sokaklarda rüzgar,
Aklımda aşk var,
Gece yarısında,
Eski yağmurlar.
Şarkı söylerler,
Uyandım, sonrasız rüyalarımdan,
Bir rüya kırgınlığı var üzerimde.
Sensiz yaşanan gündüzün ertesinde,
Renksiz, çektiğim her soluk,
Esrarlı, çektiğim her soluk,
Kucağındayım gene, abanoz gecenin...
Nerede kaldığımı bilmiyorum.
Sanki tevazu perdesi,
Bugün kapanmadı.
Göğsün biraz sıcak,
Biraz durgun.
Hangi sabahın soğuk olduğunu bilmiyorum,
Üşüyorum bilmem kaç kez güneşi beklerken,
Koydum başımı kıraçlarla aynı yastığa,
Birçok kez incindim mi bilmiyorum.
Akıp gittim hiç kullanılmamış gözyaşları gibi,
Hiç düşündün mü bir kayanın nasıl yuvarlandığını?
Dağın zirvesinden eteklerine.
Hiç düşündün mü kuyuya atılan taşı?
Suya çarpana kadar boşlukta hissedilen o sessizliği.
Hiç duydun mu ardından gelen çığlığı?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!