Tatlı bir dokunuşla gül suya boyun eğdi.
Üstelik mevsim hazan, aylardan ise ekim,
Bağrında taş olana dua gibidir yağmur
Lakin susuz yüzüyle gülü kırıştıran kim?
Bulutları yağmura gebe bırakan neydi
Niçin ben diye sormuştun
Belki unutmuşsundur,
Aşk lafını hiç duydun mu?
Bir şey çağrıştırıyor mu?
Hani ergenlikle başlayan inanılmaz heyecan,
Hani dilini kalbinin konuşturduğu an...
Karlı dağlar ardında biriken çocukluğum
yoksul hayaller ülkesinin tenhalarında
sıcak umutlara açılma hulyası ile büyüdü
Eve ekmek götürme derdi olanların
ekmeğe tenezzül etmeyenlere gıptalarından iğrenerek süründüm dağ dağ ova ova
Yorgun düşlerimin kıyılarında
Bir mezar ustası ne işe yarar
Seni mi getirir beni mi alır
Kıyıma kabusla çöken dalgalar
Alsa alsa en çok tenimi alır
Zira ruhum tutsak kuyularında
Çayın sıcak teması yakarken boğazımı
Bir çocuk suretinde önüme düştü adın
Bilsem üşüyor musun ya çaya mı susadın?
Bir çift göz gülüşüyle kurdu darağacını
Hani konuşmaya ramak kaladır
Hani dil ucuna gelmiştir zehir
Yıllarca yıllarca susmuşsun gibi
Haykırsan beladır yutsan beladır
Hani hece hece ağlar ya şiir
Susmuş Susmuş birden kusmuşsun gibi
Bir merdiven boşluğu içinde küme küme
Karanlık bir gölgeyi taşıyorsun içinde
Avucuna almışlar kalbini lime lime
Kimbilir ne acılar yaşıyorsun içinde
Üstümde yığınla biriken sükut
Dilimde yılların suskunluğu var
Bin kırık huzmeden derdiğim umut
Bir yabancı gibi şimdilerde yar
Birinci Faz
Bulutlu yüzler vardır, içi ateş, dışı buz
Kabuğu kurumuştur, yarasında kan olmaz
Gökyüzünde kuşları, göğsünde umutları
Dilin kalbe itaat ettiği demlerin özlemi ile yandığını görecek kadar şairim
Lakin cahiliyim kalpte demlenen özlemin dile vurduğu anlarının
E ben de bilirim ağız dolusu yüzsüzlüğü
Hayatlarımızın delidolu yanlarının
çarklarına yağ sürmede de mahirim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!