Can arafta kalınca kırkta dolmadı çile
Bakışı kal diyordu, dili git dedi bana!
Çocukça gülüşünü örten bir mizaç ile
Gözleri kal diyordu, eli git dedi bana!
Yolumuz düştü yine gurbetin yollarına
Dönüp de ardımıza bakmak erkeklik midir?
Yapıştık acemice zakkumun dallarına
Uçarak saçlarıma konan kuş keklik midir?
Diken batar incitir, akar iki damla kan
Yaşım on sekizdi, sen çok güzeldin
Ve bir yıldız kadar uzaktın Meri.
Ben meltem beklerdim, sen karayeldin
Amma lodos kadar sıcaktın Meri.
Yakardı gözlerin bir adım atsam
Yaşım yirmi birdi, sen gidiyordun
Zemheri gibiydi haziran Meri.
Gitmeden son bir kez halimi sordun
Dünya durdu sanki bir zaman Meri
Kırmızı araba, mavi begonvil
Yağmur işleyince iliklerime
Islak ten üstünde ilkbahar yandı
Ejder ruhu sindi kemiklerime
Cirmim cüssesini yenilmez sandı
Batın sırra kadem, zahir utandı.
Tek derdin makamdı, al sana koltuk
Her öğün kibrini doyur Müdür Bey.
Sana hüküm düştü bize de kulluk
El pençe divanız, buyur, Müdür Bey.
Şimdi otur, beylik hayalini kur
Eyyam -ı Bahur'dan sıcak gözlerin
Venus'ten Dünya"ya hatıra mıdır ?
Bir bakışınla bin cana kıyışın
Hakikat mi acep iftira mıdır?
Yüzünde İstanbul hatları gizli
Dağları gökyüzüne bağlayan ip gibisin
Bir yanım göğe bakar, dağda bir yanım benim
Kah kalbime yabancı, kahi sahip gibisin
Bir gün dosttan ötesin bir gün düşmanım benim
Bazen yorgan gibisin zemheri ayazında
Işığın boğuyor karanlıkları
Süheyl misin acep Süreyya mısın?
Endamın ters yöne itti rüzgarı
Düş kapanı yutmuş bir rüya mısın?
Nazenin, sayesi cisminden ağır
Bir çift gözün bir çift lale soğanı
Biri aldı, biri mordu Nazenin!
Miski amber sarıyordu her yanı
Düşlerime akıyordu Nazenin!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!