Güneş dudaklarını dikiyor,
Kavaktan saç telleriyle.
Yarim, yarama tuz ekiyor.
Gül kokulu narin elleriyle.
İşitmiş olmalı, feryadıma sağır.
Samimiyet öldü bugün ,
Ruhumun sokaklarında ,
Yarım bir sükut kaldı ,
Dostun dudaklarında ...
Çalıyor işte taş plakta, ruhumun ilaç notası.
Kayboluyor sen denizinde, gözlerimin rotası,
Kalbim sevgimin binegi, yüzbin yıllık uçan halısı.
Güzelsin binbir gece masallından, hayatımın kadını...
? ? ? ? ? ?
Hasret kokan kara yorgan,
Üşütme sakın, bağrında sevdiklerimiz yatarken.
Kimsesiz bir kuşun kanad çırpışıyla, uyandı gönlüm .
Gözlerini dünyaya, henüz açmış bir yetim bakışı.
Ötelenmiş sokak hayvanlarının buruk yanlızlığı .
Bir diyar ki burası cennet misali.
Uçurtmasız gökyüzünün yoktur emsali.
Ruhsuz adam, sen anlat elma kokan efsaneyi.
Hanlar saraylar senindir ,Ey muhabbet sahibi.
Arasındaki mesafe uzak, aklın ve gönlünün.
Nidâsı arş'a ulaştı tükettiğin ömrünün.
AŞKIN DİLENCİSİ
Ben dilencisiyim son devrin,
Kelimeler, sözcükler devşiririm,
Renksiz kaldırım taşlarından,
Ve soluk yüzlü adamlardan.
Merhaba yâr, ben geldim, olmayalım diye ağyar.
Yorgunum uzun yoldan gelmişim,
Sana varmak için ne durmak ne yılmak bilmişim. Çok düşmüşüm , tekrar kalkmışım .
Nihayet sana varmışım.
Yorgunum yâr , ayaksız yürüdüm yolu,
Sevgili Allah'ım ,
Adem'in günahıyla geldim sana.
Birde, avucumda tevbesiyle .
Kul hatasından belli olurmuş,
İnsan sevmesiyle...
Aslen nerelisin diye sordu ,
Biraz zaman evvelce ,
Çok şaşırdı Cennet' liyim deyince .
Siz dedi , sürgün olmadınızmı ?
Geri dönmek gerek ...
Sence de Çok kalmadık mı ?



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!