Kime anlatsam seni bilmem ki ,
Gece yıldızlara mı ,
Akşam karanlığına mı ,
Yahut sabahleyin ağaran ,
Tunç rengi billur şafağa mı ?
Ben onu kaybetmekten korktum,
Oysa sonunda kendini bulmaktan.
Ödüm patlardı İncitmekten kırmaktan.
O Vaz geçmedi zarif yerleri kırmaktan.
Merhaba canım efendim, sultan- ı iki cihanım.
Kapına geldi Kıtmir'in ne olursun kabul et.
Boyumu aşmışsada günahım.
Beni ümmetinden kabul et.
Ben bir delikanlıyım Beyoğlu'nda,
Bıyıklarım, taze fidan filiz filiz.
Kaşlarım gergin bir yay, dolu dizgin .
Bakışlarım pek yaman. Sessiz fırtına...
Kemliğime dayanmış bir bıçaktır hasret.
İçimdeki hüzün bir bahara gebe gibi.
Söküp atamıyorum içimden bir türlü,
Ruhumun kaldırımlarında buz kesmiş.
Bin yıllık Çınar gibi salmış köklerini.
Bir tan yeli eser , tenimi okşarcasına .
Bozkır yanlızlığı çalar kapımı .
Dudaklarım çatlak ve kavruk .
İçim hasretinle buruk ...
Çöl fırtınaları arasında
Aşk bu çalmaz her kapıyı.
Bilmez herkes yaydaki yapıyı
Manda boynuzu tendom akça ağaç'ı.
Bir müddet bekletmek gerek efendim.
Bilmem ki sana varır mı sözlerim,
Parçalı bulutlu, bazen sağanak gözlerim,
Sensiz adım atamazken çözülmüş dizlerim.
Bükülmüş dudaklarım da kırık dökük bir kac hece Özledim....¦? ? ? ?
Hatırlat mısın azizem ,
Ömrümün mahşeri kalabalığının sefil yanlızlığında
Bir cemre gibi düşmüştün, kurak topraklarıma .
İlk baharda bulutlara uzanan,
O dev kavak ağaçlarının yaprak hışırtıları gibi
Öyle huzur ve öyle aşkla ...
Gözlerinin meyhanesinden
Bir kadeh aşk nasib oldu ruhuma.
Bu sebebten çakır keyif gezerim.
Sakisi sen olduğundan,
Doyamadım aşkın tadına.
Kan kusup, kızılcık içtim derim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!