Söylediklerini al bir tart önce
Yüreği soğmuşmuş lafa bak hele
Kırılmaktan yana dem vurur bir de
Öyle beylik lafa söze gerek yok
Hançerden söz etmiş çok güldüm buna
Sanma ki bu hayat güler yüzüme
Sensiz bu canı yakar giderim
İnanır kanarım tatlı sözüne
Hasreti yakama takar giderim
Mutluluk kavramı sözlükte kaldı
Bu kaçıncı şiir anlatamadığım
Kaçıncı harflerle olan savaşım
Gerçekle hayali ayıramadım
Nedense sevdana inanamadım
Beynimi kemiren safsatalarım
Peygamber Efendimize sormuşlar; “- Efendimiz siz bu kadar güzel ahlaka nasıl sahip olabildiniz? Peygamber Efendimiz cevap vermiş; "- Ahlaksızlara bakıp onlardan ders çıkararak." demiş. Ne güzel ifade etmiş sevgililer sevgilisi. Bizde insanlık olarak karaktersizlere bakıp, karakter sahibi olmalı, ahlaksızlara bakıp güzel ahlak aramalıyız kendimizde. Efendimiz gibi sözünün eri olmalıyız en önemlisi. Kırmamak gerekli yeniden bakacağın yüzün kalbini. Daha doğrusu insan kırmak yoktur bizim dinimizde. Kırılan kalbin yükü ağırdır. Akan her gözyaşının hesabı beddua olarak dönmemelidir size. Küslük yoktur İslam'da lakin gönül kırmak da yoktur. Kırılan gönülü yeniden kazanmaktır mühim olan. Kıran gönül almayı bilmeli, kırılan affetmeyi. Böyle buyurmuştur Allah Celli celali. Gelin görün ki artık ne gönül kaldı kırılmadık ne insan kaldı heder olmadık. Ey Zalim!.. Hiç mi düşünmezsin seni yaratanı? Hiç mi aklına gelmez yaptığın kötülüklerin hesabını sorulacağı? Gün gelir senin de yaptıklarının ayağına dolaşacağı? Her yürek sızısının, her gözyaşının hesabının bir gün senden de sorulacağı? Uyan uyan bu değil sana yakışan.
Huban Asena Özkan
Sevdim dünya nimetini
Bilemedim kıymetini
Heder olan gençliğimi
Yıllar çaldı gördün mü
Elimdeki divit hokka
Bir gün anladım ki,
Hiçbir "yanlışlık" yok aslında
Kırılan vazo, dökülen süt,
Hatta o gece gözlerini kaçırışın…
Hepsi seçimdi.
Ellerinde tuttuğun çekiç,
Senin ışığın, güneşin cam kırıklarına vuran hali
Bulanık gözlere fazla, kör vicdanlara merhamet.
Karanlık alışmışsa aydınlığa, suç senin değil,
Yakan ateşi söndürmek isteyenlerin korkusudur bu…
Gözlüğümün camındaki o leke,
Bir yağmur damlasıydı belki,
Belki de geçmişten sızan bir gözyaşı.
Silgiyle çıkarmaya çalıştım, olmadı.
Çünkü bazı izler,
Güneş tam tepede, alevleri yalazlanırken,
Sen gölgeleri bir rüya fırçasıyla boyuyorsun
Ağaçların dans eden siluetlerini mora,
Denizin kabaran dalgalarını altın sarısına…
Gerçeği, hayalin paletinde eritiyorsun,
Hazırla çantanı düş sende yola
Anlarsın gurbeti zordur gardaşım
Ana baba kardeş ayrı bir kola
Düşünce aklına kordur gardaşım
Rüzgârdan umarsın kokusu gelsin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!