Yine yorgun bir sabaha açtım gözlerimi,
Hiç istemiyorum,
Aralanmasın gözlerim yeni güne,
Hiç istemiyorum,
Doğrulmasın bedenim yataktan.
Hayalin sarmalıyor her gece beni.
Herkes büyük dalgalardan korkarken,
Sen ise bir su birikintisinde boğuldun.
"Okyanus bu!" diye haykırdın,
Oysa ayağını ıslatan, kendi gözyaşındı.
Derede boğulmak, kibrin en acıklı halidir
Bir kum tanesini dağ sanıp,
Kumdan kale yapıyorum dalgalar yıkıyor,
Tekrar yapıyorum tekrar yıkıyor
"Neden yapamıyorum?" diye soruyorum rüzgâra,
Rüzgâr,
Islak kumlara çocukluğumu savuruyor.
Deniz, müsilaj kusuyor,
Tıpkı içimdeki yara izlerinin
Dudaklarımdan taşan bir şarkıya dönüşmesi gibi
Dalgaların midesi bulanmış,
Bir anda sarsılır kabuğu yerin
Binalar çöküyor oluyor deprem
Enkazın altıda oldukça derin
Canları alıyor oluyor deprem
Salıncak misali koca binalar
Derinlere dalan gözlerin, okyanusun karanlık çocuğu,
Yüzeyde parlayan deniz kabuklarını unutmasın…
Balıkların fısıltısına kulak verirken,
Kumun üstünde titreyen ışığı da gör
Bir midyenin içinde saklı incinin sessiz çığlığı,
Eyvallahım olmaz yar, sanmak ki üzülürüm
Bir iki gün ağlarım, sonra da unuturum
İyileşmez yaraya, tuz basar kuruturum
Sen kendine iyi bak, dert etme sakın beni
Aklına düşer isem, kör şeytana lanet et
Biz ki,
Ellerimiz kanaya kanaya açtık karanfil bahçesini,
Avuçlarımızda nasır, gözlerimizde yıldırım taşıdık,
Ekmeği tuzla, umudu kanla yoğurduk
Göğüs kafesimize sığdırdık dünyayı
Bir harf düştü kağıda,
Gözyaşı gibi sessiz, rüzgar gibi asi.
Bir kelime doğdu ardından,
Bir çocuk gibi masum, bir fırtına gibi coşkulu.
Havanın yüzü asık, Tadı yok bugün, keyifsiz
Ağlayacak sanki bulutlar
Rüzgâr kanlı bıçaklı güneşle
Kuşlar konmaz olmuş ağaç dallarına
Papatyalarda fallar sevmiyor çıkıyor artık
Güller kokmaktan vazgeçmiş, Bülbüller naz çekmiyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!