Yüreğimi okumuşsun sen
Baktığım her yerde seni arıyorum
Bıktım ben bu hayatı yaşamaktan
Mutluk imkânsız benim için
Neden yaşıyorum ki ben
Sen yokken
Ve öyle bir an geliyor ki
Söküp atıyorsun kalbini
Acıyla yüzüp kederle sevişip
Duygusuzca düşüyorsun
Çizdiğin yolun
Bitirdiğin noktan olmadan
ÖLÜRSEM ŞEHİDİM KALIRSAM GAZİ
Vakit harp zamanı cenk çanı çalar
Yiğitler düşmana korkuyu salar
Vatan aşkı ile yürekler yanar
Ölürsem şehidim kalırsam gazi
Dokuz ay geçirdik anne karnında
Dünyayı tanıdık onun koynunda
Nazlı bir çiçektik anne yanında
Basamak sayıyor ömür dediğin
El bebek gül bebek büyüdük öyle
Sandık ki hayat hep geçecek böyle
Sevdası içimde sızlıyor yara
Nazını çekmedim başıma bela
Yüreğim hançerle vuruldu ama
İzler geldi geçti o yar gelmedi
Ölürüm sevdiğim gelmezsen dedi
Hayat bu bir varmış bir yokmuş işte
Daha dün seninle aynı sahnede
Hürmüz’ün boynuda büküldü işte
Söyleyecek başka sözüm yok artık
Aklıma geliyor o şen kahkahan
Biraz hüzün, biraz gözyaşı, bir tutam acı koydum kefeye
Uzattım tezgahın diğer tarafına,
Muhabbet olsun sordum; Ne yapacaksınız bunları?
Şairim dedi kadın, üç kuruş uzatırken bana
Olmaz dedim, bir şiirlik katkım olsun o zaman
Hepimizin kendisiyle çeliştiği durumlar olmuştur. Yaşadıkları ile hayalleri arasında çeliştiği zamanlar. Böyle durumlarda hep bir kaosun ortasında bulur insan kendini. Bazen saçma sapan davranır. Görünen ile hayalleri öyle farklıdır ki, o hayallerini gördüklerine uyarlamaya, bir nebzede olsa onu yaşamaya çalışır. BİLİR ASLINDA İNSANOĞLU. Bilir ulaşamayacağını fakat ulaşmasa da ona dokunabilmeye çalışmak hissi bile mutlu eder kişiyi. Doğruyu söylemek gerekirse mutlu da değildir aslında. Kendini kandırıyordur, düş dünyasında. Ara ara gerçekler bir tokat gibi çarpsa da yüzüne, aldığı darbeye aldırmıyor yine bildiğini okuyordur. DEDİM YA KENDİNİ KANDIRIYORDUR. Oysa görmek istediği , yaşama uyguladığı hayalleridir, düşleridir. Çaresizdir bir anlamda. Sorunu bilir, çözümüde bilir fakat bir türlü uygulamaz. Daha doğrusu uygulamak istemez. KORKAR İNSANOĞLU. Kendine kurduğu mutluluk oyunun bozulmasından korkar. Bu oyunu kendi yazmıştır. Başrol de kendisidir, yönetmende. İzleyende kendisidir, alkışlayan da. Diğerleri figürandır hep. Gelir geçer bu sahneden. Asla kapanmasını istemez o perdenin . Çözüm kapatmaktır oysa. Hiç istemez gelmesin o dramatik replikler. KANDIRIR İNSANOĞLU KENDİNİ. Sonunu bile bile ateşle oynar deyim yerindeyse. Kaçıncı yanıştır bu oysa sayısını unuttuğu. YİNEDE YÜRÜR İNSANOĞLU. Bile bile, isteye isteye ateşin üzerine yürür insanoğlu. Ve sonunda elinde bir avuç gözyaşı, bir kaç güzel anı kalana dek yürür. Taki kendi kendine kurduğu oyunda acı sonu görene, yüreği acıyana dek. Daha doğrusu kendi ipini çekene dek.
Huban Asena Özkan
Kabul görmemiş gerçeğin sancısıyla alev alev yanıyor nehirler
Yorgunuz
Daralıyor içimiz
Bozmuşuz tüm ezberleri
Aşka sürgünlüğün kapısında Durmuşuz
Aaaah ulan bir de kalplerin en ücra yerinde hüzüne yüz sürmüşüz
SAĞLAM BİR DOSTU OLMALI İNSANIN.
Öyle yolda selam vermek için falan değil, nerde olsa, İçini dökebileceğin biri. Çünkü bazı dostlar vardır aileden öte. Onlar yalnızca gururlanmak istemezler seninle, bazen seninle, rezil olmak bile isterler. Ve bazı dostlar vardır, sevgiliden de öte. Onlara yalnızca ona olan sevgini değil, hatalarını da anlatabilirsin. Yüzüne vurmazlar, acından öper onlar. En önemlisi de hangi kötü durumda olursan ol, onlara göre Bir çıkış yolu olur. Seni asla yüz üstü bırakmazlar. Hatta aran bozuk olsa bile senin için bir şeyler mutlaka yaparlar. Onlar GÜNLÜK değil, ÖMÜRLÜKTÜR. Böyle sağlam dostlar azdır; ama VARDIR...
Huban Asena Özkan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!