Bir çığlık duydum önce
Bir ses bağırıyordu küfürler eşliğinde
Ey it oğlu it in aşağıya
Bir gürültü koptu sonra
Gecenin bir yarısı uykusunda insanlar
O an yerin altında bir hareketlilik var
Salıncak misalidir oynadı tüm binalar
Bu Şubat kara Şubat, vurdu bizi bu deprem!
Mevsim sonbahardı aylardan eylül
Bahçelerde hazan gülü kaybettik
Bu sevda ateşi şimdi oldu kül
Beşerî bedende solu kaybettik
Bir kere gülmedi kader yüzüme
Gidiyorum artık açın mezarı
Bu son sözlerimdir bu son kelime
Gidiyorum artık kazın mezarı
Şimdi yarın bayram
Hadi bayram yaşa, nasıl yaşayacaksın
Kendime zorla bayramlar yaratıyorum ben
Şimdi bu bayramı yaşayacağız
Önce benim hayatımda keseceğiz kurbanları
Su bile senin kadar masum değildi.
Yaramaz küçük bir kız kadar masumsun sen.
Sadece mücadeleci ruhunu geliştirmişsin ama
Her şeyle mücadele ediyorum da kendimle mücadele edemiyorum.
Bitmiyor tükenmiyor o küçük kızın enerjisi.
Haydi deyip tutmuşum acının ucundan
Zehir içmişim acıların avucundan
Bir kırıntı olmuş sevgi
Hikayesini yazarken ömrümün sayfalarından toplamışım
Ah ah dardayım
Ah Zordayım
Bir çöldü dilim, susuzluğunu sayıkladı;
Her dokunuşun yağmur oldu…
Ve ben,
kumlara gömülmüş bir çınar gibi çürüdüm köklerimde.
Gecenin koynunda saatler çalındı,
Bir köşeye itilmiş, ne zaman oraya bırakıldığı unutulmuş,
Kimsenin açmaya cesaret edemediği
Belki de farkında olmadan kendi içimizde bile görmezden geldiğimiz
Bir ağırlık var o sepette.
Sanki geçmişin izlerini taşıyan,
Bir dokunsan dağılacak kadar yorgun,
Sevmenin ne demek olduğunu biliyor musun diye sordu
Evet! sevmenin, sevilmenin ne demek olduğunu bilmiyorum ben
İnsan hayatına uğramayan bir duyguyu nasıl bilebilir ki
Başka hayatlarda gördüğüm kadarıyla tanıyorum sadece
Ve bir film izler gibi izliyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!