Kırık bir aynanın içinden
Bakar gibi yansır içime
O dilde dost
Kalpte riya yüzler ...
Bir lokmayı bölüşsende
düşkün günlerde
Kırlangıçlar kanatlandı ya,
ondandır sanırım
griden sancılar tekmeler göğsümü.
Derince bir boşluk gamzemde,
göç hüznü dolar.
Ve tel tel karlar dökülür saçıma.
Radyodan yükselen ezgilerle
Türküler çığrılırdı sevdayla
Şarkılarla şen olup akardık uzaklara
Gülmekle ağlamak kardeşti
Acıyla sevinç yoldaştı
Ölümle doğum haktan bilinirdi
Titrek bir mum alevi gibiyim
Öyle narin
Öyle ürkek
Bir çocuk ağlar içimde
Dilimde kalmış eskilerden
Pamuk şekeri tadına avuntum
Ömrünce nice kasırgalar nice fırtınalar atlatır, dayanır da insan;
Bazen akla zarar bir rüzgâra yenilip tükenirsin.
Ve anlarsın ki,
Kötülük gücün büyüklüğünde değil,
Düşünce yapısındaki küçüklükten gelir...
Güneş Nerede batarsa batsın
Manzara pek değişmez
Ancak her insanın yüreğine saplanışı farklıdır...!
Bir şehir hüznü taşır kimileri
İçinin sokaklarından dağılmış anılar
Herbiri ayrı gurbet
Tanıdık bir sima kalmamış
İğde kokuları
Fesleğen dokunuşlu komşu teyzeler
Sözle
Gözle
Ya da yürekle dokunmanın yüceliği
Bir tıklamalık beğeniye teslim olmuşsa;
Doğallığın samimiyetin adresi
Sanal sevgilere emanet edilmişse
Türkülerimiz...
Sesimiz, soluğumuz, gözümüz, kulağımız, avazımız,
Türkülerimiz...
Bir ucu yanık mektuptaki sevdanın sesi,
Gurbetle sılanın arasına sıra, sıra dizili mor dağları aşan turna kuşu.
Dillendikçe insana huzur veren en serin rüzgar.
Hep o turuncu akşamlarda büyürken gözbebeğim,
Serçe bir kuş çırpınır dururdu göğüs kafesimde.
Ah büyümek bilmeyen küçüğüm!
Gözlerin buğulanırken, insan bedeni küçülür mü ilk kış akşamlarına göçerken?
Göklerden inen sicime tutunur mu kirpikler?
Kimsesizliğin hırçın bir poyrazın omuzunda diner mi?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!