Kimi damını örten çatının kıymetinden habersiz
Kimi dört duvar arasında gökyüzüne bakar çaresiz
Kimi kaç yüreği soğuturum derdiyle egosuna mahkum gezer insan bedenlerinde
Kimi de "Bir cana kaç yürek eklesem sevinçle yaşar" derdinde
Kimi ne giysem telaşıyla vitrinlerle cebelleşir
Kimi üşüyen bedenini örtmenin kaygısıyla yorgun geceleri sabaha ulaştırır.
Bir avuç güneş yağsa yeryüzüne
Kaç ölgün beden ıslanır kimbilir ?
Çorak yüreklerde
Puşt zulasında tünemiş
Yaşamayı unutmuş biçareler
uyanır belki,
Iskalanmış hayatlar yaşıyoruz
Doğuştan kesilmiş
biletler cebimizde
ömrümüzce bilinmez yolculuklarda
Yokluğun yoksunluğun bağrında
Yol almışız...
İçin dışın gurbet
Dört bir yanın elalem
Bir sıcacık merhabadan uzaksa elin
Şimdi artık
Türkülere sarılma vaktidir
Yasla başını ezgilere
Denizleri martılara değil
Boğazda düğümlü çığlıklara sor
Ölümleri toprağa sorma
Acısı içinde gömülü mezara sor
Özgürlüğü gökyüzüne değil
Dört duvara çarpan duygulara sor
Yitik duygular çıkagelir ansızın
Bir yerlerde bırakılıp
İmkansız hayallerin
tozlu raflarında unutulmuş
Ya da ne bileyim
Eski bir kitap arasında
İklimler gibi geçersin aklımdan
Bazen kır çiçekleri açar gözlerimde
Saçlarımda papatya büyüsüyle
Meltemler eser yüzüme
Bazen ağustos sıcağı gölgelenir
O derin özlemde
Gözüme düştün ilk cemre misali
Nemli bir bulut gibi yağar düşlerim
Saklımda kalan derin özlemi sar
Silinsin grilikler
Maviden bir perde arala ömrüme
Yedi renk bir yaşam düşsün günüme
Her şeyin sonuymuş gibi hüzünden öte bir telaşe
Kuşlar gökyüzüne sargın
Yapraklar ağaçlara
Şairler şiirlere
Yağmurlar toprağa
Dağlar ovalara
Bazı sözler öyle dokunur ki
Esmer günleri bahar yeli gibi savurup
El değmemiş duygulara
Şiir gibi
Huzur veren ses gibi işler içine
Korunaklı ve dingin




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!