Öperken lacivert yüzü
Altın varaklı pencereden
Bin parça hüzün düşer kızılca
Alnında kırık bir ay parçasıyla
bakar kalır tepeden
gökkubbe
Güzel insanların zamanından gelen nesilleriz biz
Yaşama dair ne varsa her şey doğaldı o zamanda
Acılarda, sevinçlerde çok sahiciydi
Bir tek televizyon tüm mahalleye yeterdi mesela
Hepimizin sineması komşu evlerdi
Cümbür cemaat toplanıp birlikte ağlar birlikte gülerdik
Hangi alfabeyle yazılmış bu çileler?
Yitik cümleler içinde akar yaşam meçhule.
Zaten yaralı sevinçler tüterken içimizde
Dumanı başından gitmeyen dağ gibi kaldık bi çare...
Oysa sevda sofrasında kalan son aşk kırıntılarını
Kuşlarla bölüşecektik daha...
Gecenin zifiri örter tenimi
Yıldızlar karışır terime
Gözümde şavkı dolunayın
Uzakların türküsü dolanmış dilime
Köz olur ciğerde...
Öyle bir yangın ki, şu gurbet
Hayat bir masalsa
Ve ''Bir varmış bir yokmuş " olacaksa sonumuz
Varsın olsun çorbada tuzumuz
Başı belli
Sonu belli
Masalsa gerçekten;
Hayat bir masalsa
Ve ''Bir varmış bir yokmuş " olacaksa sonumuz
Varsın olsun çorbada tuzumuz
Başı belli
Sonu belli
Masalsa gerçekten;
Elinde kalanın
kocaman bir sıfır olduğunu sanıyorsan
Ve sürekli geriye bakıyorsan
Hayatın matematiğini hatırla derim
Sıfırdan sonra ileriye bakınca
rakamlar kadar umutlarda büyür dostum
Hayatın ortasındayız şimdi,
Yaşam kıyısında, bir nefeslik borcun vebaliyle sürüklenen canlar içinde.
Nice seferleri tüketmiş hanlar içinde.
Bitmek bilmeyen yolculuk içinde.
Denizin dalgasında, köpükler arasında kaybolan ömürler gibiyiz şimdi.
Oysa martı kanadına takılı maviden düşler vardı zulada.
Suya girmeden yüzebilir misin?
Yola çıkmadan koşmayı ,
Hasret çekmeden kavuşmanın
Tadını bilirmi ki insan ?
Vuslata kol kanat açabilsin...
Bir gün elbet çözülür insan
Belki kendine
Belki de yolculuklarında denk gelen kendisi gibi kayıp yüzlere
Yeter ki sevginin her tonuna sarıl kuşku duymadan
Yeter ki yüzleş aynalarla
Günah keçisi aramadan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!