Bir tek Mevlam şahit
Bir de, ter yoldaşı emekçiler
Karın tokluğuna, kazdığımız mezarlara…
Çiğerler köz oldu kara diplerde
Merhametin yüreği yanmadı bir kere
Ömürler kazıldı birer birer
Bu şehre yağmur yağdığında
İçimizde hüzünden bir sağanakla
Akıyoruz zamanın gidişine
Her günden bir duygu eksilterek
Ve eskiyerek ıslanıyor özlemler
Yasaklı bir çağın ortasında
Her tohumu alınteriyle sulanmış
Emeğin sevginin şefkatin hasadı
Her zerresi sofralara doyumsuz lezzet katan
Nasırlı ellerin mahsulü
Toprak kokar buram buram
Değişmem öyle afilli tezgahların
Eskiden çok güzeldik çok
Eksilmeyi bilmeden
Yarım yarım olsa da herşey
Birbirimize sarılarak tamamlanırdı yokluklar
Hele akşam sofralarında ne doyumsuz tatlar yaşardık
Sofrada dumanı huzur veren yayla çorbasıyla
Bir çiçek dalında boynunu bükse, baktıkça yüreğim burkulur.
Bilirim ot değil gördüğüm, can var içinde.
Bir ağaç dalından koparılsa, kollarım sızlar ağlarım.
Bilirim gördüğüm odun değil, insana can veren nefes var içinde.
Bir kuş yuvasından koparılsa, evim barkım başıma yıkılır.
Bilirim oradan duyduğum ses değil sadece.
Fesleğen kokulu insanlar vardır
Bilir misiniz
Sevdikçe gülen
Konuşunca ağzından bal damlayan
Sabun kokulu çamaşırları taşır gibi
İnsana güven veren asil duruşludur onlar
Geçmiş dediğin öyle bir yol ki,
Geride kalsa da yürüdüğün yıllar
Eksik kalan ne varsa hayatında
Yeniden tamamlanarak yol verir yarınlara.
İnsan ancak böyle büyür.
Kendini yeniden yarattığın yerde hayat hikâyende yol alır.
Avuçlarımda kalmış sıcaklığını
Ağustos güneşi kıskanır
Ve saçlarım savruldukça
Meltemi senden esen rüzgâr
Eser de eser delice ...
Gözlerimde buğusu tüter
Yarın yaşanacakları
Bugünden
Yürek gözüyle bakanlar hisseder
Gelecek
Bugünü dünden sezenlerindir....
Dokunma öyle kifayetsiz sözlerle
Bu gece ben
Bende değilim ki
Boş bir cüsse var ruhumda
Gözler firari
Kalbim aklımdan azat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!