Ah kadim Anadolu insanım!
Ezelden beridir ipe un sermeden
Tadında yaşayıp uğurladın her dem mevsimleri elemeden.
Eleğin ve emeğin çorak zikirlerin fikrinde asılı kalmışken;
Toprağa yüz süren vefanla
Buğday sarısı bereket akan elinle
Ve anılar
Siyah beyaz gülüşlerle
Yedi renk gökkuşağı açar belleğimde
Geçen her mevsim
Özlemin iklimi olur
Gözümde nemlerle
Varolma savaşımda,
Kaybettiklerimin yerine yaşam bilincimle
Sevginin muhteşem gücünü omuzlayarak yol aldım.
Her anın bir armağan olması heyecanıyla
Yarına bir süpriz gözüyle baktım.
Bugünler dünlerin mirasçısı benim için.
Hayatın akışı hep böyledir durmak nedir bilmez
Doğuştan göç hüznü yüklemiş omuzumuza
Bilmeden son durağa yürüyoruz düşe kalka
Zamanla anlıyoruz elbet yolun yordamını
Zamanla atılan teyellerin iplik acısını
İçimizdeki mevsimler bilmeden üşüşür üstümüze
Ara sıra uğrarım şehrine
O uzun dalgınlıklarımda
Yolculuğum sanadır...
Vakitsiz anlarda geldiysem affet...!
Gözlerime hükmüm geçmez
Alır başını gider böyle,
Memleketimi düşünüyorum
Yüz yıl ötelerden seslenirken ecdadım
Dağ dağ insanlar geçiyor gözlerimden:
Kimi can derdinde, kimi mal mülk
Acılar geçiyor hislerimden ağıtlar içinde
Ninemin sandığında hüzünler çözülmüş kilitlerinden
Arka bahçelerde unuttuk
Masumiyeti
Maviden duyguları
Bilyelere hapsettik
Şu griliklerde kayboldu uçurtmalar
Oysa sol cepte saklıydı
Bir sığınma talebiyle sarılırken şarkılara
Öksüz sokaklarda yankı bulur avazımız
Lacivert akşamların çoğul yalnızlığında okunurken künyemiz
Adı sanı bilinmeyen acılara tuz basarak
Suskunluğun orta yerinde
Bir kemanın telinden damlayan nihavent şarkıya akar gözyaşımız
Bunca zorlu çark içinde, herkes kendine bilenir.
Ve ölümüne direnir çoğul yalnızlıklar.
Sahi var mı sende biraz direnmek?
Biraz paylaşmak,
Biraz yaşamak.
Azıcık da tokluk bahşeden sofra.
Ruhumun uğultusuna cümleler lal
Avaz ki avaz yüreğim
Öyle sisli perdeki bazı duygular
Bir tek ışığım gözlerin
Maviden sızar ara sıra
Billur dan bir huzur konar gözbebeğime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!