Bazen çok daraldığında
Bir türkünün sesine koy başını
Kapatıp gözlerini
Uzan Anadolu'nun bakir diyarlarına
Yaslan mor dağlara nazlıca
Bir kaval sesini çağır
Akla zarar bir devirde var olmanın kitabını yazarken yeniden,
Kimsesiz çoğulluklarda okunur künyemiz.
O künyeki maviliğin ortasında öksüz duygularla,
Yüzyıllık yalnızlıklarda insan bedenlerinden gülümser hâlâ.
Bir anıt gibi dimdik zamana direnip,
Her vakit önünden geçip giden tükenmez seferlere sessizce el sallayarak,
Olmadık günlerde umuda sıkılmış kurşunlarla hırpalandık çaresizce
Rengini yitirmiş solgun çiçekler gibi kaldık bahara hasretle
Ya karanlığı tekmeleyen asil kanımız da olmasaydı
Nasıl direnirdik bu kadar akla zarar yıkımlar arasında
Sana, bana ve seksen beş milyona
Yepyeni baharların sözünü aldık ya
Ne zaman düşse aklıma
Ne zaman çöreklense içimde özlem
Gözlerimde bulut yığınları birikir
Gül kokulu düşlerimiz gelir aklıma
Çiğ düşmemiş bahar tomurcukları gibi
Papatya büyüsüyle sarmalanmış
Zümrüt yeşili denilince
Gözlerinin ışıltısı yerleşir belleğime
Yıkılan dağımın
İçimde eriyen
akıp sel olan nehirlerine kapılırım
Hani o türküde
Bir somun ekmeği ikiye bölsen yarısı Anadolu yarısı türkü kokar
O doyumsuz sofraların baş tacı
Öpüp de başımıza koyduğumuz nimet kadar gönlümüzün ilacı ezgilerdir başak tarlasını gökyüzüne ulaştıran
Kınalı dağlar ötesinden turnaların kanadıyla yar göğsüne usulca süzülen ninnidir
Gurbetten sılaya dost bağında gül derleten bahçıvandır
Zemheri ayazında gözlerden ırak olan hasreti gönüllere akıtan berrak derelerce çağlayan
Bin yıl ötelerden gelen türkü gibiyim şimdi.
Dağlarda keklik sesiyle göç ağıdı tutuşur bağrımda.
Öter yana yakıla kırgın kanadıyla
Kınalı yayla taşlarında uğultularla
Yarpuz kokulu derelerden
Kekik kokulu dağlardan
Her yükü taşır da insan
Bazen bir avuç yüreklik duygu
Ağır gelir taşıyamazsın
Günü gelince her yükü atarsın da
Bir tek kendi bedenin ağır gelir,
Atamazsın...!
Ne güzel gülüşler bırakmışız
Seneler sonrasına ömür bağışlar gibi
Öyle yalın
Öyle sıcacık ki
Uzatsam yılgınlıklarımı
Giriversem siyah beyaz masumiyete
Demirdendi yüreği
Saskara'da bir Garip Tatarken
Çeliğe su verirken bilendi direnci
Mızrap ucunda titreyen türküler kadar narinken bedeni
Bilmezdi dünyanın masallar ötesinde bir gurbet olduğunu
Cilavuz'dan güneşi toplayıp




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!