Bir gün belki çay da içeriz yağmurda
Ömrün kıyısında dem tutmuş hüzünleri
Camdan, cana vuran sağanaklarda
Akıtırız...
Bir bardak keyifle tüter belki
Balıkçı ağlarında düğümlenmiş umutlar
Kozasında saklanan,
Ve can bulmak için çırpınan
Yorgun umuttu bizimkisi...
Oysa zaman,
En zalim ağlarını örmekle meşguldü.
Şimdi çırpınıp duran bir avuç düşü,
Beşinci bir mevsimin düşlerini kurgularken,
Hesapsız yapraklar yağdı üstümüze.
Çiy vurgunu yemiş gül hüznüyle kaldık vakitsiz mevsimlerde.
Oysa nine sandıklarında saklı meyve kokuları gibi umutlar vardı zulada.
Arka bahçelerde sobelenmeyi bekleyen körpe yüreğimiz
Bilyelerde saklı gökkuşağından hayaller
Ne çok hasret kaldık
Dilden akan cümlelerin sıcaklığına
Soğuk da olsa razıyız da
Küle bulanmış bir fikrin
Sol tarafa yıkılmış
Asi hükümlerine
Göklerde süzülen yıldızlar gibiyiz şimdi.
Çoğul günahlardan arda kalan,
Çoğul acılara direniyor zaman.
Ve bu dirençte,
Bunca kalabalık içinde,
Dönüp duran çark içinde kendimize çarpıyoruz.
Rüzgâr görmemiş saçları
Tel, tel düşlerde tararken
Kanar içinde süzgün bakışların
Çorak yaşı
Kim bilir ne çok ay parıldadı
Yıldızı söngün zülüfünde
Dedi ki bir insan,
Bunca söz,duygu,özlem ve şiirler
Boşa yazılmaz!
Bir adresi olmalı...
Dedim ki,
Var elbet bu duyguların aktığı bir yer,
Gece giyinmiş zifiri yüzünü
İnci tanesi gibi dizmiş göğsüne yıldızlardan bir demet kolye ile
Yeryüzünde bitmeyen karanlığı seyre dalarken
Bilmez içimizi yalpalayan yangını
Güneş ki her akşam batarken ufuktan
Çekilir kenara bir atımlık kor ile
Kerpiçten örülü evlerde
Yokluktan varlığın çıktığı süreçte
Dökülen sıvalar arasında büyüdü o asil vefa ve minnet duygusu
Koca bir ulusun mimarı vardı hülyalarında
Türk'ün atası, gücü, dayanağı
Bayrağı
Sen sevdaya ölgün
Sen dikeni yakan gül bahçesi
Bağların vardı hani türkülerde
Yolları gurbete sargın memleket oyy
Öksüz bir çocuk gibi dökme yüzünü
Dağ, taş, yol engel tanımam




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!